Nihayet beklenen gerçekleşti: Suriye'de eli kanlı zalim diktatör ve İslâm düşmanı köpekleri, kimyasal bir katliam yaptılar. Dün, sabahın erken saatlerinde, Şam'ın Doğu Guta banliyösüne düzenlenen roket saldırısında, en zehirli ve öldürücü kimyasal silâh olan 'Sarin gazı' kullanıldığı tespit edildi. Suriye Ulusal Konseyi (SUK) Başkanı George Sabra, Esad'ın düzenlediği saldırıda, yarısından fazlası çocuk olan 1300 kişinin öldüğünü ve yaralı sayısının 3600 olduğunu belirtti.
Sarin Gazı'nın üretimi ve depolanarak saklanması, 1993'te 'Kimyasal Silâhlar Konvansiyonu' (CWC) tarafından yasaklanmıştır. Suriye dikta yönetimi bu eylemiyle açıkça suç işlemiştir.
Bu alçakça saldırı karşısında tespit edilen görüntüleri internette izlemeye gönlüm razı olmadı. Bu vahşeti yapanlar insan olamazlar...
Bu katliam karşısında Türkiye'nin sessiz ve tepkisiz kalması mümkün değildir. Aslında Türkiye ve Başbakan Erdoğan, dünyanın her yerindeki zulme, haksızlığa ve insanlık dışı gelişmelere karşı tepki göstermiş; son olarak da Mısır'daki darbecilere karşı tavrını açıkça belirtmiştir. Bu politikayı sonuna kadar destekliyoruz.
Lâkin, Suriye meselesi, bütün bunlardan daha önemlidir ve doğrudan doğruya bizim millî güvenliğimizle ilgilidir. Bu mezalime, insanlığa karşı işlenen suça ve sınırımızın hemen ötesinde cereyan eden bu fâciaya aslâ seyirci kalamayız. Suriye'deki insanların, Müslümanların ve soydaşlarımızın vebali açıkça bizim boynumuzdadır.
Yazının devamı için: http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/guzel/2013/08/22/suriyede-kimyasal-katliam-ve-turkiye































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.