• İstanbul 16 °C
  • Ankara 6 °C
  • İzmir 14 °C
  • Konya 7 °C
  • Sakarya 12 °C
  • Şanlıurfa 17 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 14 °C
  • Bolu 7 °C
  • Bursa 12 °C

Haşmet Babaoğlu'ndan: Krizlerimiz değil, "mesele"lerimiz olmalı!

Haşmet Babaoğlu'ndan: Krizlerimiz değil, "mesele"lerimiz olmalı!
Dört gündür kiminle karşılaşsam, söze "2012 kriz yılı olacak" diyerek başlıyor. "Kriz" kelimesinin ürpertici bir etkisi var ya, özellikle üzerine basarak seslendiriyorlar Çoğu da medyadan, ekonomi ve akademi çevrelerinden insanlar.

İlkokul çağından beri, krizlerle korkutulan, krizlerle terbiye edilip "hiza"ya sokulan, hatta zaman zaman kriz arsızı haline getirilen bir kuşağın insanıyım.
Ne vakit bir yaşamak düşünsek...
Ne vakit dünyanın ve memleketin ahvalini dert edinsek...
Karşımıza krizlerden bir perde örtüldü, öte yanını göremedik!
Artık şunu iyi biliyorum...
Krizler delip geçerler ama geçerler. Bazı krizler çözülür, bazıları durdurulur ya da ötelenir.
Esas olan bu krizlere yol açan temel meselelerdir.
Bunları göremiyor, "mesele" edemiyorsak...
O zaman toplumsal akıl küntleşiyor.
O zaman siyaset kurumu çözümü değil, çözümsüzlüğü yönetmenin kolaycılığını seçiveriyor.
Türkiye'nin "Kürt meselesi"ne bakın! Dünya ekonomisinin "finans sektörü meselesi"ne bakın!
Ne demek istediğimi anlayacaksınız!
***

Ne zaman "kriz"den konuşulsa...
2001'in berbat mı berbat günlerinde Durmuş Hocaoğlu'nun kaleme aldığı bir makaleyi hatırlarım.
Başka bir kültürel çevreden olduğum için merhum Hocaoğlu'nu (ki hakiki bir entelektüeldir) o yıllarda pek tanımazdım ve bu makalesiyle karşılaştığımda çarpılmıştım.
Zaten makalenin başlığı yeterince açıklayıcıdır: "Kriz var krizler'den içeru!" (Gelecek dergisi, Yıl 1, sayı 5.)
Cumhurbaşkanı'nın anayasa fırlattığı, başbakanın onu halka şikâyet ettiği; ardından ekonomik ve siyasal çöküş getiren süreç için "bu ilk değil, son da olmayacak, çünkü hepsi Büyük Kriz'in bir par çası" diyordu Hocaoğlu.
Neydi o?
"Bir medeniyetin, bir kültürün, bir ülkenin tıkanmasıydı!"
Ve ne yazık ki, bunu mesele edinmiyorduk!
"Dünyanın ve tarihin sorduğu yeni sorulara yeni cevaplar üretebilmekte" yetersiz kalıyorduk.
***


Hocaoğlu, o makalesinde "peki ne yapalım?" diye soranlara, "çözümün ilk şartı çözümsüz modellerin terk edilmesidir" cevabını veriyordu.
Yani "yanlış"ın yanlış olduğu keşfedilmeliydi!
Hani Edison sentetik kauçuk imal edebilmek için binlerce deney yapmış. Hepsinde de başarısız olmuş ya...
Bir asistanı "hocam ne yazık değil mi, sentetik kauçuk elde etme yolunda elli bin deney boşa gitti!" deyince...
Ünlü mucit şöyle karşılık vermiş: "Hayır evladım, yanlış düşünüyorsun! Sentetik kauçuk elde etmemenin elli bin yolunu keşfettik!"
İşte o hesap!

04.01.2012 Sabah

Bu haber toplam 403 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim