Mısır'daki el-İhvanu'l-muslimûn, Hindistan ve Pakistan'daki el-Cemâ'atu'l-isamiyye gibi kuruluşların (cemaatler, dernekler, partilerin) öncelikli hedefleri şudur: İslam'ın onur ve itibarını iade etmek, Müslüman topluluklarda İslam düzeninin hakim olmasını sağlamak ve ona aykırı kanunları ve düzenleri buna göre değiştirmek, Batı'dan alınan ve Müslümanların hayatında yer tutan düşünce, değer, kavram ve geleneklerin yerine İslam medeniyet ve kültürüne ait olanları geçirmek.
İslamcılar bu amaca ulaşmak için takip edilecek yol ve yöntem konusunda farklı ictihadlara sahip olabiliyorlar. Mesela Seyyid Kutub ve Mevdûdî İslam devletine, dolayısıyla siyasete öncelik verirken, Nedvî farklı düşünüyor, ama Nedvî de bu amaca karşı değil, "Mazâ Hasira'l-âlem, es-Sırâ'..." gibi eserlerinde bu açıkça görülüyor. Onu "İslam devleti, İslâmî düzen için çalışmaya karşı çıkanlar veya siyaseti tamamen reddedenler" arasında görmek gerçeğe aykırı olur.
Nedvî'nin, siyaset ve düzen değiştirmekle meşgul olan İslamcılara karşı "öncelik ve ağırlık verme" yönünden bazı çekinceleri vardır. Bunu da şöyle özetlemek mümkündür: Müslümanların önderlerinin tek amaç olarak önlerine "düzeni değiştirmeyi, İslam devletini kurmayı" koymaları ve bunu "İslam'ın bütünü, tamamı" olarak tasvir ederek abartmaları, sanki bu amaca ulaşılamazsa veya ulaşılmadıkça yapacak başka hiçbir şeyin kalmadığı intiba ve kanaatini yaymaları doğru ve uygun değildir. Farklı şartlarda farklı yol ve yöntemler islamlaşmayı sağlamak bakımından daha yararlı ve öncelikli olabilir.
(Gelecek yazıda bu İslamcıların ictihad farklarını açacağım).
21.06.2012 Yeni Şafak































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.