• İstanbul 18 °C
  • Ankara 22 °C

Hepimiz Mescid-i Aksa’nın Bahçesinde Büyüdük

Hepimiz Mescid-i Aksa’nın Bahçesinde Büyüdük
Mescid-i Aksa duyarlılığını diri tutmak ve Kudüs bilincini artırmak amacıyla Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi tarafından başlatılan Kudüs Nöbeti programına Yazar Sibel Eraslan konuk oldu.

TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı tarafından yönetilen programda Eraslan önemli mesajlar verdi.

Kudüs’ten bütün Müslümanların sorumlu  olduğu belirten Sibel Eraslan şöyle konuştu:  Roger Garaudy, “Bereketli hilal” olarak tanımlar. Bu hilalin bir ucu Van gölü ile Hazar denizindedir. Diğer ucu da, Dicle ve Fırat’ı geçerek Nil nehrine kadar uzanır. Bu alanın merkezinde ise Kudüs yer alır. İbrahimi dinler dışındaki pagan dinlerin dahi kökenleri buraya uzanmaktadır. İnsanın ontolojik manada bir merkezi var ise o da bereketli hilaldir. Ve O’nun kalbi de Kudüs’tür.

 Sadece din özelinde de değil. İnsanlığın ilk ateşi burada yakıldı. İlk tekerlek burada çevrildi. İlk şarkı burada söylendi. İlkyazı burada icat edildi. Son iki bin yılı göz önüne aldığımızda da, olumlu ve olumsuz hareketliğin genelde burada olduğunu görüyoruz. Sanki burada bir mıknatıs var.

Peygamberimizin (s.a.v.) eşi Ümmü Seleme’nin naklettiği bir hadisi paylaşmak istiyorum. Peygamberimizin eşleri, yeryüzünde en makbul namazlar nerede kılındığını, Hz. Muhammed’e (s.a.v.) sorarlar. Peygamberimizde Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere ve Mescid-i Aksa’yı söyler. Daha o zamanlar Kudüs İslam devletinin sınırları içerisinde olmadığından ötürü annelerimiz de bu kadar değerli bir yerde namaz kılamadıklarını ne yapmaları gerektiğini sorarlar. Peygamberimiz de kandillerine zeytinyağı gönderebileceklerini söyler.

Burada kaçırılmaması gereken bir detay vardır. Mesela siz bir şair sizseniz şiir yazarsınız. Bir gazeteci iseniz köşe yazısı yazarsanız. Bir genç kız veya anne iseniz çevrenizde bu şuuru aktarmaya çalışırsınız. Kendim, çocuklarıma bir harita üzerinden Kudüs’ün, Bosna’nın nerede olduklarını Osmanlı hinterlandını kavratmaya çalışırım.

Yahudilerin uzun yüzyıllar boyunca bir devleti olmadı. Ama bu devlet kurma mefkûresini daima korudular. Bunu sağlayanlar kimlerdir. Yahudi anneleridir. Ninnileriyle bunları hep diri tuttular.

Tarihi bir okuma yapacak olursak Filistinli çok önemli iki anne vardır. Hz. Meryem ve Hz. Hacer. Hz. Hacer aslen Afrika kökenlidir. İbrahim ailesinden olduğu için İsrailoğulları O’Nu küçümsedi, tenkit etti. Bu yüzden Hz. Hacer orada duramadı. Yani ifade edebiliriz ki Hz. Hacer, Yahudilerin tazyikiyle Filistin’den çıkarıldı. Görünüşte sürgüne gönderilmiş bir kadın olarak görmekteyiz ama aslında tarihi değiştirecek bir kadındır.

Çölde iki ay kadar gittikten sonra Mekke’ye varıyorlar. Ama şimdi ki gibi bir Mekke’den ziyade bir höyük ve kayalıklar var. Yanlarında ise ne ekmek ne de su var. Ve akabinde şehirlerin annesi inşa edilir. Mekke, Yahudilerin tazyikiyle Filistin’den sürgün edilen bir kadının eseridir. Ayrıca Peygamberimizin de büyük annesidir.

Hz. Meryem’de, bugünkü Filistinli kadın hikâyelerinin orijinalidir. Zulmün altında bugünkü refah kapısından çocuğuyla beraber kaçmıştır.

Filistinli kadın direnişçilerin hikâyesi Filistin direnişiyle de ilintilidir. 1968-1982 arası Filistin direnişi sol tandanslı idi. O aralıkta ise Fransa da, Almanya da ve Türkiye’de de öğrenci eylemleri vardı. İsrail havayollarına ait bir uçak kaçırılıyor. Bunu organize eden de 20 yaşlarında Leyla adında genç bir kızdır. Başka bir eylemde Direnişçiler, botlarla Tel-Aviv’e girmeyi deneyecekler. Bunu yönetende bir kadındır. Tabi, tüm bunlar sol kökenlidir. Beni bazen neden sol kökenlileri yazdığım için tenkit ederler ama aslında bu davada onların büyük emekleri olmuştur. Yaser El-Arafat’ta sol kökenli, sekülerdir. Ama ben yazılarımda hep General olarak hitap etmişimdir.

1982’de Sabra ve Şatilla katliamları olur. Bu bir mülteci kampıdır. Lakin oradaki insanlar ağır işkencelerle öldürüldüler. Kolları ve kemikleri taşlarla kırıldı. Biz o dönem televizyonlarda izlemiştik. O dönem bütün Türkiye ayağa kalkmıştı. Ondan önce ise rahmetli Erbakan hocanın Kudüs mitingleri vardı.

Bu zulümler artınca, 1987’de Hamas kuruldu. Kurucuları da Şeyh Ahmet Yasin ile Profesör Rantisi’dir. Rantisi bir çocuk doktorudur. Şeyh Ahmet Yasin ise bir öğretmendir. Ama lise dönemindeyken havuza atlarken mermere çarpmış bu yüzden de boynundan aşağısı tutmamaktadır. Bu tekerlekli sandalyede oturan, boynundan aşağısı felçli adamdan İsrail çok korkardı. Ben de İsrail’in neden bu adamdan korktuğunu hep sorgulamıştır. Şayet siz Allah yolunda olursanız bütün dünya size amade olur, önünüzde çöker. Ama siz dünyanın peşinde olursanız o sizi zillete çeker.

Bu iki kurucu kadınlara hürmetlerinden ötürü Onların cihadın en ateşli sahalarında bulunmalarını istemezler. Çünkü hapse girmek, işkenceye maruz kalma tehlikesi vardır. Bu yüzden kadınların ziyadesiyle eğitime ağırlık vermelerini nispeten daha güvenli (!) alanlarda kalmalarını isterler. Ama yine de Filistinli kadınlar cihada yardımcı olmaktan ötürü tutuklanmaya başlarlar. Kadınlar ya esaret altında yaşar ya da hapislerde şehit olurlar.

2002 yılında Rachel Corrie, Filistinli olmayan Hristiyan genç bir kız yerleşimcilerin Filistinlilerin evlerine konulmasını protesto etmek için Filistin’e gider. Bir İsrail buldozeri tarafından ezilir. Haberlerde herkes yanlışlıkla mı ezildi diye tartıştı ama buldozer geri geri gelip yeniden üzerinden geçmiştir. Yani kasten ezmişlerdir.

Hem Rachel hem de Mavi Marmara yeniden bir açılım olmuştur. Filistin direnişi dünya geneline yayılmıştır. Bütün dünya İsrail’in nasıl bir katil olduğunu görmüştür. Şimdi herkes elindeki sanat ile bir avaz çıkarmaya çalışıyor. Filistin direnişi küreselleşti bu çok güzel bir gelişmedir.

Ama Filistin direnişi küresel dile muhtaç değildir. Allah rızası için yapılan bir direniştir. Miraç ayetlerinin hürmetine yapılır. Kendi öz vatanlarıyla ilgili bir direniştir. Buna İslami çerçevede de saygı duyulmasını düşünüyorum. Sadece sivil toplum kurallarıyla, küresel algının bizi yönelttiği tarz ile coşku havası içinde, karnaval havası içerisinde sürekli devam edemez. Evet, karnaval havası içinde insanlara farkındalık oluşturmak için de uygulanabilir. Ama özü İslami’dir.

Filistin direnişi içindeki kadınlarla birlikteyiz. Bizler tabiri caizse Mescid-i Aksa’nın bahçesinde büyüdük. 

screenshot_2021-06-24-13-51-52-202_com.instagram.android.jpg

Bu haber toplam 407 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim