Uyuduğunda geçecek sanıyorsun bu yorgunluğun…
Geçecek sanıyorsun akıl almaz duygusuzluğun…
Dinleneceksin zannediyorsun zaman geçtiğinde, uykunun derinlerinde…
Hepten dünya hepten rüya dediğimiz şu âlemde uyandığında rüyandan da uyanacağını umuyorsun.
Genç Adam!
Kimi zaman bir ucumuzdan diğer ucumuza kadar bîtap düşebiliyoruz…
Ah biri gelse tercüme etse içimizi, siyak ve sibakımızın röntgenini çekse ve turnusol kâğıdı gibi önümüze seriverse; “Huuuu huuuu, uyuklamaktan nöronlarınız yeniçeri ayaklanması gibi kazan kaldıracak bilesin” derdi.
Yahut bir te’vil ehline denk gelsek: “Vakt-i zişanınızı gaspetmek istemeyiz fakat, ruhunuzun ma’dum saatindesiniz ey nefis sahibi, acep bedene sahip çıkmamanın zulüm olduğunu biliyor musunuz?” derdi Allahu alem.
YÜREĞİNE SÖZ GEÇİR!
Yüreği olan sözlerden bir cümle tut. Kendine gelsin.
SÖZÜ OLMAYAN BİR YÜREK OLMA!
Lâl olmak zulümdür. Cevap ver ne olur diyene kapılarını kapatmak vebaldir.
Konuş, oku…
Söyleyecek sözün, dinleyecek yüreğin olsun.
Yüreği olmayan sözler boş, sözleri olmayan yürekler de yorucudur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.