Sivil şehitlik kavramı, şehitliğin devletlû değil, dinî bir mefhum olduğunu bize bir kez daha hatırlattı. Çünkü şehitlik, bilmem kaçıncı kanunun falanca yönetmeliğine dayanarak "yüce devlet"in kime bahşedeceğine karar verdiği bir makâm değildir. Yüceliğin sadece kendisine mahsus olduğu Allah'ın sınırlarını belirlediği ve nihai bilgisi de ancak O'nda saklı olan bir makâmdır. Biz halk olarak, evlâtlarımızın ve yakınlarımızın Allah yolunda şehit düştüğüne inanma hakkına sahip olabiliriz. Ama bu laik devlete, şehitliği söylemsel bir araç olarak kullanma hakkı vermez.
Devletin canını veya malını koruyamadığı vatandaşına görevi gereği sahip çıkması ve 'diyet' ödemesi gerekir. Ancak yakınlarını polis, asker veya sivilken kaybeden acılı aileler daha fazla eve yas düşmesin istiyor. Hrant Dink'in ailesi ve Uludereli aileler de faillerin ortaya çıkarılmasını talep ediyor. Bu kısır döngü tartışmaların bize esas amacı unutturmasına izin vermemek boynumuzun borcudur.
Ezcümle, 'sivil şehitlik' uygulaması, devletin şehitlik payesi dağıtacak nitelikte bir kurum olmadığını bir kez daha göstermiştir.
02.04.2012 Yeni Şafak






























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.