Türkçede, bazı başka dillerde de olduğu gibi, 'düşünmek', 'hayal etmek' anlamında kullanılır. 'Gözlerini kapa ve oturma odanızı düşün!' dediğimizde, buradaki 'düşünmek', 'oturma odanızı bir zihinsel imge olarak gözünüzün önüne getirin' demektir. 'Düşünme' ile 'hayal etme'nin, birbiriyle yerdeğiştirilebilir biçiminde kullanılması, insanın, Dünya'yı, soyut ve genel düşünce objeleri olan kavramlarla anlamlandırdığı Logos dönemine geçilmeden önce, somut ve tikel düşünce objeleri olan imgelerle kavradığı Mitos düşüncesinin zihinsel kalıntısıdır: Mitoloji, 'imge' ('hayal') ile düşünmenin, zihinsel arkaplanı üzerinde inşa edilir çünkü... Nitekim Jean-Jacques Rousseau, 'Dillerin Kökeni Üzerine Bir Deneme'de, 'ilk konuşmalar şiir biçimindeydi' derken, mitos düşüncesinin, imgeleme (tahayyül) yoluyla gerçekleşen bir düşünce tarzı olduğunu; tahayyül yoluyla konuşmanın da şiir biçiminde konuşmak anlamına geldiğini bildirmek istemekteydi.
Şiiri, mitos düşüncesinin bir türevi olarak alımladığımızda, Yahya Kemal'in 'hayal' ile 'hayat' arasında kurduğu bağıntının neyi öneçıkarmak istediği çok daha kolay anlaşılacaktır. Yahya Kemal, varoluş süresini, yani 'hayat'ı, 'tahayyül' ile zorunlu bir ilişki içinde göstermekle (görüldüğü gibi, Yahya Kemal, 'hayatın sonra ermesi'ni, tahayyülün sona ermesi ile örtüştürmektedir: 'insan âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar'), hayatın sona erişini, şiirin sona erişi olarak okumak gerektiğini imâ etmektedir.
Bununla birlikte, Yahya Kemal'in 'tahayyül' ya da 'hayal etme'yi, görsel (visuel) anlamda bir zihinsel imge olarak değil, bir işitsel (acustique) bir zihinsel imge olarak tasarladığını düşünüyorum. Yahya Kemal'de 'derûnî âhenk', bir işitsel imgedir çünkü... [Geçerken belirteyim: 'Eşkâl-i hayatı havz-ı hayâlin sularında' seyreden Hâşim için ise imge, görsel imgedir.]
Gündelik konuşma dilinde ya da Standard dil'de olduğu gibi, ister görsel, ister işitsel olsun imgenin, şiirsel söylemde de, nedensellik ilişkisiyle kurulduğunda simge, benzeşim ilişkisiyle kurulduğunda ise metafor (istiâre, eğretileme) olarak gösterilen'i, gösteren'i ile hem aynıdır hem de değil! Görsel bir örnek vereyim: Haç (gösteren), Hıristiyanlığın (gösterilen) simgesidir; ama Haç Hıristiyanlıkla hem şeydir hem de ondan başka bir şey! İşitsel bir imgeyle örneklemek gerekirse, 'dökülen mey kırılan şîşe-i rindân olsun' dizesi (gösteren), 'derunî âhenk' üreten bir dize olarak, Yahya Kemal'in ifadesiyle, 'şedît bir şevk ânı'yla (gösterilen) hem aynıdır hem de aynı-değil!
Yahya Kemal'in, 'tahayyül', 'hayat' ve şiir arasında kurduğu ilişkinin mahiyeti, bu ilişkinin kendi içinde tutarlı bir sistem oluşturduğunu gösteriyor: 'Tahayyül', 'derûnî âhenk'i üreten zihinsel bir akustik imgedir: Bu zihinsel akustik imgeyse, şiirdir. Ve 'tahayyül' şiirse eğer, hayatın, dolayısıyla tahayyülün sona erişi, şiirin sona erişi demektir. Yahya Kemal bize, şiir bitince hayat da biter, demek istemektedir.
12.10.2011 Zaman































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.