Tanpınar, Yahya Kemal'in 'Mâhûrdan Gazel'de, Lâle Devri'ne ilişkin tarihî gerçeklere aykırı düşen bir tablo sergilediğini; Lâle Devri'nde, kadının bu gazelde tasvir edildiği gibi 'serbest' davranmasının mümkün olmadığını, Lâle Devri'nin eğlence ve zevklerinin kamu oyunun 'kıskanç bir şekilde' denetimi altında tutulmakta olduğunu öne sürerken, üzerinde durulması gereken asıl mesele, şiirin, tarihî gerçeklere uygun olup olmadığı, böyle bir uygunluğun gerekip gerekmediği değil, Lâle Devri'ne dair tanıklıkların bu konuda ne söylediğidir.
Tarihî belgeler, Lâle Devri'nin eğlence yerlerinin hiç de sıkı 'hattâ kıskanç' bir denetime tâbi tutulmadığını, tam tersine, kamusal alanda hemen hemen her şeyin, zevk ve eğlence bağlamında 'mubah' olduğunu gösteriyor. Denetim şöyle dursun, tam bir sefahat yaşantısı!
Prof. Dr. M.Münir Aktepe'nin yayıma hazırladığı 'Şem'dânî-Zâde Fındıklılı Süleyman Efendi Tarihi'nin ['Mür'i't-Tevârih'] 'İbrahim Paşa'nın Etvârı' bölümünde, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın, İstanbul'un değişik yerlerinde 'dolablar ve beşikler ve Atlı-Karaca ve salıncaklar kurdurup, ricâl ve nisâ mahlût [kadın ve erkek bir arada] ve kadıncıklar salıncağa binüp iner iken şâh-baz yiğidler kadınları kucağına alub, salıncağa koyub, çıkarub kadınların salıncakda uçkurları meydanda hoş sadâ ile şarkılar çağırttığı' anlatılır. Şem'dânî-Zâde'ye göre, Lâle Devri'nde, İstanbul'da, 'ehl-i ırz diyecek her mahallede beş hâtun kalma[mıştır]'...
Şem'dânî-Zâde'nin aktardıklarına bakılırsa, Yahya Kemal, 'Mâhûrdan Gazel'de, 'omzuna lahûrdan bir şal atıp, merdivenleri, eteklerinin öpüşleriyle mest eden' ay yüzlü güzeli tasvir ederken, fevkalâde edebli bile davranmıştır. Tarihî gerçeklerin tahrifinden yani, Yahya Kemal'in tarihî gerçeklere uymayan bir gazel yazdığından söz edilecekse, burada Tanpınar'ın değil, Şem'dânî-Zâde'nin referans alınması gerekir.
Fakat bir de şu var: Tanpınar, Raşid Tarihi'ne atıfta bulunarak, 'Üçüncü Ahmed'in annesinin, Üsküdar'da, kendi yaptırdığı camide ilk Cuma namazını kılmak için gittiği zaman, erkekler tarafından görülmemesi için Üsküdar Çarşısı'nın kapatıldığını' söylemektedir ki, bu durumda şu soru akla geliyor: Lâle Devri'nde acaba Tanpınar'ın sözünü ettiği denetim, sadece Saray çevresinin kadınlarına mı uygulanıyordu? Baksanıza, ötekiler 'şâh-bâz yiğidler'in kucağında dolaşıyorlar!!!
09.05.2012 Zaman































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.