• İstanbul 16 °C
  • Ankara 5 °C
  • İzmir 15 °C
  • Konya 4 °C
  • Sakarya 11 °C
  • Şanlıurfa 15 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 8 °C
  • Bolu 6 °C
  • Bursa 11 °C

Hüseyin Akın'dan: Dinle alay eden adam kim?

Hüseyin Akın'dan: Dinle alay eden adam kim?
Hakikatle mücadeleyi göze alamayanlar dikkati başka taraflara çekerek hakikati gözden düşürmeye çalışırlar. Dine karşı pasif muhalefetin belki de en yaygın şekli alay etmektir. Alay insana haklı olduğu vehmini yaşatır.

Bir: Alayın eğlenceli güldürü dili içerisinde hoşgörü dilenciliği yapmak: Gazete sütunlarından, sinema sahnesine, stand-up gösterilerinden karikatür dergilerine kadar inanan insanların hassasiyetlerinin mizah konusu yapılması mizahı kullanışlı bir malzeme görmekle yakından ilgilidir. Çünkü muhalefet edenlerin kafasına indirilecek sopa hep hazırda bekletilmektedir: Tahammülsüzlük! Hoşgörüsüzlük!

İki: Alay mizahı ortalama zekanın altındakilere de uyarlama sanatıdır. Daha doğrusu normal zeka düzeyindekileri ortalamayı tutturamamış zeka sahiplerinin standardına boyun eğmeye mecbur eder. Sırf karşı olduğunuz dünya görüşünü bir gülme figürüne dönüştürdüğü için hiç gülünmeyecek yerde gülersiniz. Artık gülmenin ara elemanları değil misyonerleri vardır.

Üç: Kahkaha gülme cemaatine yeni müminler yaratma gayretidir. Yaşarmayan göz tarikatının yılışık müritleridir onlar. Ne kadar komik olduklarının farkında olmadan başkalarını bakışlarıyla karikatürize ederken fena halde trajikomiktirler. Ne kadar çok insanı ve mefhumu alaya alırlarsa o kadar yüceleceklerine inanırlar. Ar-ı mevutları –vaat edilmiş toprakları-bellidir: Kendileri gibi düşünmeyen insanların alay yoluyla ortadan kaldırılan fikirlerinin bıraktığı boşluğa yerleşmek.

Dört: Bir şeyin üzerine gülünüyorsa ne kadar ağır fikirler taşıyor olsa da ciddiyeti kundaklanmış demektir. Bu amaca ulaşmanın yolu şakanın dozajını artırarak tahrifata kapı aralamaktır. Dört kadınla evlenmek, tesettür, türbe-kabir ziyaretleri, haremlik selamlık, oruç fetvaları, uhrevi konular bu meyanda tahrife müsait konulardır. Öyle ki bu konuları sulandırmaktan neredeyse millet işin doğrusunu öğrenememiştir.

Beş: Din görevlilerinin ve dindar insanların kılık kıyafetleri, saç-sakalları ve konuşma biçimleriyle Cumhuriyet’in ilk kuruluş yıllarından bu yana alay konusu olması. Takunyalı, kazma dişli hocalar hâlâ mizah dergilerinin değişmez karakteridir. Köy romanlarından bugüne din ve dindarlık olgusunu asliyetine uygun bir şekilde yansıtan bir kesite rastlayamadık. Göbeğe yazı yazan hoca tiplemeleri yerini cüssesi ile kisvesi, kisvesi ile şahsiyeti birbirini tutmayan karakterlere bıraktı. Bu örneklemeler alaycıların işini oldukça kolaylaştırmaktadır. Çünkü çizdikleri karikatürün temsil gücünü bu kişilerle elde ederek umuma şamil kılmakta zorlanmıyorlar.

Dünyadaki statüsüne bakarak aşağı mevkidekileri metropollerin kustuğu kalabalık olarak görenler de bakışlarıyla ve jest mimikleriyle bu istihza ayinine iştirak ederler. İnanmış insanları çağdışı, gerici inanç manzumelerini ise ortaçağın karanlığıyla ilişkilendirirler. Acaba derin bir uyku batağında olduklarını bilseler dinin garibi olan insanlara hâlâ laf atıp dil uzatmaya devam ederler miydi?

“İnkar edenlere dünya hayatı çekici kılındı (süslendi). Onlar, iman edenlerden kimileriyle alay ederler. Oysa korkup sakınanlar, kıyamet günü onların üstündedir. Allah, dilediğine hesapsız rızık verir. “(2/212)

16.01.2012 Haber7
Bu haber toplam 548 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim