¥
Cengiz Dağcı’nın iki önemli nimeti vardır yaşamının sonuna kadar. Birisi ana dili “Türkçe,” diğeri ana yurdu “Kırım.”
Türkiye’ye hiç gelmeyen ve Kırım’dan çıktıktan sonra da bir kez hariç bir daha asla Kırım’a gelemeyen Cengiz Dağcı’nın bütün kitapları Müslüman Kırım’la ilgilidir.
Yine dünya üzerinde bu şartları yaşayan bir yazardan, asla böyle eserler çıkmamıştır. Israrla bütün kitaplarını Türkçe yazması da bir başka olağanüstü başarısıdır.
Çok sevdiği karısı bile Cengiz Dağcı’nın kitaplarını okumak istediğinde karısına; “Türkçe öğren oku” demiş ve yazdıklarını anlatmamıştır.
¥
Yine Cengiz Dağcı’nın kitaplarından birini okuduğunuzda son yılların balon mesleklerinden “Kişisel Gelişim” adlı uyduruk mesleğin de bir işe yaramadığını görürsünüz.
“Ne alakası var” denilebilir. İzah edeyim. Kişisel gelişim mesleğinde anlatılan başarı hikâyelerinin yüzde doksandokuzu uydurulmuş hikâyelerdir.
Cengiz Dağcı’nın ise hayatının her safhası, ayrı bir başarı hikâyesidir ve inanılması güç olaylardır. Hani tarihi gerçekler olmasa, onlara da inanmak zor diyeceğim.
¥
Neyse sözü biraz da “Hatıralarda Cengiz Dağcı” adlı kitabından, Dağcı’ya bırakalım.
“Yollar vardır dönüşsüz olur. Barışçı ve insani bir dünyada, dönüşsüz olmamalı bu yollar. Benim için dönüşsüz oldu.
Elli yedi yıl evvelsi çıktım Kırım’dan; çıkınca da kendimi dönüşsüz yolların ötesinde buldum.
Yolların benim için açılmayacaklarını biliyordum. Döneceksem eğer, yalnızca düşlerim ve düşüncelerimle dönecektim.
Ama döndüm. Sık sık. Altmış yıl boyunca üstünde doğup büyüdüğüm topraklara dönmediğim bir günüm, bir gecem olmadı.”
¥
Evet Cengiz Dağcı Kırım’a, Ötüken Yayınları’ndan çıkan otuz ayrı kitabıyla döndü. Son olarak da naaşıyla döndü ve köyüne defnedildi.
12.12.2011 Yeni Akit































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.