Boğaziçi Yayınları’ndan 1977 yılında, “Türkiye’de Tiyatro Kavgası” adlı bir kitap çıkmıştı. Kitabı aldım ve okudum.
Kitabın yazarı Ali Yürük’tü. Ali Yürük, Türkiye’de tiyatronun iç yüzünü bilen ve solcularla, yani o günkü ifadeyle “Komünistlerle” mücadele eden ve tiyatroculuğu, yazarlığı burnundan getirilmiş birisidir.
Ünlü “Türkmen Düğünü” adlı oyunun yazarıdır. Daha pek çok eseri vardır ama esas kavgasını; şehir tiyatrolarının, halkın örf, adet, gelenek ve değer yargılarına küfreden “oyuncularına ve oyunlarına” karşı vermiştir.
Mesela Başbakan Erdoğan’ın belediye başkanlığından bugüne kadar olan yıllar hariç, şehir tiyatrolarında Abdülhamid “Kızıl Sultan” diye oynanmıştır.
Sözünü ettiğim kitabı bu satırları yazarken masamın üzerine koydum ve bir daha gözden geçirdim.
Gördüm ki bugünlerde yaşananlarla o yıllar ve sonrasında yaşananlar hiç değişmemiş. Şehir tiyatroları beslendiklerin halkın değerlerine hakarete devam ediyor.
¥
Mesela tiyatro yöneticilerinden birisi çıkıp dese ki;
“Biz şehir tiyatroları yöneticileri ve oyuncuları olarak, İstanbul halkının ortak değer yargılarını anlatan yerli yazarlardan şu oyunları oynadık.
Büyükşehir belediyesine; su, doğalgaz, emlak parası ve benzeri vergi ödeyen halkımız, oyunlarımızı hep izlemiştir.”
Bırakın halkın tiyatroya gitmesini, tiyatroların yerini dahi bilmez.
Herkesçe malumdur ki, şehir tiyatroları belediyenin “devasız kamburudur,” bütçe onlara akar.
Yıllardır belediyenin ilikleri sömürülüyor. Madem bu kadar çok iyi oyun çıkarıyorlar ve haklılar, o zaman özelleştirilsin.
Bu noktaya gelinceye kadar sabırlarından dolayı başta Kadir Topbaş ve diğer yetkilileri kutlamak lazım.
Kafalarını kuma sokmuş, kendilerinden başka hiç kimseyi ve hiçbir düşünceyi reel saymayan şehir tiyatrolarındaki kümeleşmişlerin iç yüzlerini anlatmıyorlar.
Ez cümle; şehir tiyatroları mutlu azınlığın elinden kurtarılıp halka devredilmeli.
09.05.2012 Yeni Akit































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.