Bir(kaç) nesle ağabeylik yapan Fethi Abi insan hayatının aşk ve dostluk üzerine kurulduğunu, her şeye dost olmamız gerektiğini söyleyerek “hırs-ı mâl ve hırs-ı câh”ı (para ve makam ihtirası) bunun dışında tuttuğunu belirtir.
Eskilerin bu efsunlu kavram üzerinde oldukça durduğunu görüyoruz. Nâbî, sevdiklerini yanına çek ve düşmanlara karşı da metin ol, diyor şu mısraında:
Ahbâbını âğûşa çek a’dâya metîn ol
Bu söz “sevdiğimizi Allah için sevmemizi” emreden bir hadis-i şerifi hatırlatıyor bize. Bazen dostlukları bozan kapılar kendiliğinden kapanır ki kapatan bunun farkında bile olmaz. O kapı artık kapanmıştır. Buna sebep olan kapının kapandığının bile farkında değil. En kötüsü de bu zaten. Hem arkana bakmadan kapıyı kapatacaksın hem de bunun farkında bile olmayacaksın. Koca Ragıb Paşa da ahbâbına karşı çok duyarlıdır, onları kırmak istemez; bu benim karakterime aykırıdır, der:
Hilâf-ı tıynetimdir tab’-ı ahbâba keder vermek
Hatta paşa hazretleri buna öyle bir anlam yükler ki dostun hâtırı için düşmanın meşakkat ve sıkıntılarına bile katlandığını söyler:
Hâtır-ı dost için zahmet-i düşmen çekerim
Ragıb Paşa böyle diyor ama etrafında bulunan zamâne insanlarına benzemekten de endişe etmiyor değil:
Eyledim mezheb-i ebnâ-yı zamânı taklîd
Yâd yâdımda olur dost ferâmûşumda
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.