Peki ne olacak?
Türkiye, tarihinde ilk kez bir ülkede değişimin öncü gücü oldu. Tek adam, azınlık yönetiminden toplumun bütün kesimlerinin temsil edildiği demokratik bir Suriye için seferber oldu. Ankara'nın bakışına göre; Esad ya gidecek ya gidecek. Bundan başka bir ihtimale şans verilmiyor. Gitmesi tamamen zamanlama konusu.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın G. Kore'de ABD Başkanı Barack Obama ile yaptığı görüşmenin sonucu da bu. Silah dışında bütün yardımların yapılması kararlaştırıldı. Bu yardımların içine istihbarat desteği, muhabere desteği ve Suriyeli silahlı güçlerin savaş kabiliyetini artıracak her tür yardım giriyor olmalı. Bir süre sonra açık silah desteğinin de gelebileceğini öngörebiliriz. Yani, süreç bundan sonra çok daha hızlı ilerleyecek.
Öyle de oluyor..
Dün İstanbul'da başlayan Suriyeli muhalifler toplantısının ana konusu, muhalif grupları ortak bir şemsiye altında toplamak. Bütün grupların, Suriye Ulusal Konseyi etrafından birleştirilmesi amaçlanıyor. Etnik, mezhep ve din ayırımı yapmaksızın bütün gruplar toplantıya çağrıldı. İki yüz kişinin katıldığı toplantıda bir siyasi vizyon oluşturulması, yol haritasının çizilmesi hedefleniyor. En önemlisi de bir "ortak belge"nin ortaya çıkacak olması.
Bu "belge" Suriye'nin "Misak-ı milli"si olacak ve geleceğin Suriye'si bu belgeye göre şekillenecek.
İkinci hedef ise, Özgür Suriye Ordusu ile Ulusal Konsey arasındaki ilişkinin netleştirilmesi. Bu çerçevede, muhalif silahlı güçlerin Ulusal Konsey'e bağlanması, küçük gruplar ya da çete görünümünden kurtulup düzenli birlikler haline getirilmesi hedeflenmiş.
1 Nisan'da yapılacak Suriye'nin Dostları toplantısında ise çok daha kesin bir karar alınacak: Bu tarihten itibaren muhalefet, Suriye halkının tek meşru temsilcisi kabul edilecek. Muhtemelen, Suriye yönetimini, sistemi kilitleyecek uluslararası ölçekte çok daha ciddi kararlar çıkacak bu toplantıdan.
Göstergeler, Suriye'deki değişimin öncüsü ülkeler için konunun zamanlama meselesi olduğu yönünde. Rusya'nın yumuşama sinyalleri not edilirse, Suriye yönetiminin arkasında İran ve Irak'taki Şii yönetim dışında pek kimse kalmamış gibi görünüyor.
Herkes kendi kararını vermiş. Kimse geri adım atmayacak. Öyle görünüyor... Oldukça hareketli günler bekliyor bizi...
27.03.2012 Yeni Şafak






























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.