• İstanbul 21 °C
  • Ankara 16 °C
  • İzmir 20 °C
  • Konya 18 °C
  • Sakarya 21 °C
  • Şanlıurfa 25 °C
  • Trabzon 18 °C
  • Gaziantep 22 °C
  • Bolu 18 °C
  • Bursa 17 °C

İbrahim Kiras'tan: Cumhuriyet’i neden kutlamadık

İbrahim Kiras'tan: Cumhuriyet’i neden kutlamadık
Sokakta önünüze gelene sorsanız “cumhuriyet nedir” diye, yüzde doksan dokuz oranında “bir yönetim biçimidir” cevabını alırsınız herhalde. Ama aslında Türkiye’de cumhuriyet bir yönetim biçiminin adı değildir.

Bahsettiğimiz tartışmalar uluslararası medyaya da yansıyor. Türkiye’yi tanımayan birileri bunları okuyunca, herhalde “bu ülkede güçlü bir monarşist akım var” diye düşünüyorlardır. Var mı öyle bir şey? Ülkenin deprem acısı dolayısıyla 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını iptal edenler 23 Temmuz’da Meşrutiyet Bayramını kutlamaya mı hazırlanıyorlar?

Meşrutiyet demişken, resmî anlatımdaki “cumhuriyet”in de gerçeklikten uzak olduğunu söylemek lazım. Mesela insanlığın geçirdiği evrime paralel olarak siyasetin de evrim geçirdiğini ve cumhuriyet rejiminin modern çağda “en mükemmel yönetim tarzı” olarak ortaya çıktığını söylemek doğru değil. Cumhuriyet aslında en eski yönetim şekillerinden biri. Sözgelimi Roma İmparatorluğu en parlak dönemlerinde cumhuriyetti. (Roma Senatosu’nun Augustus’a olağanüstü yetkiler bağışlamasıyla Cumhuriyet sona ermiştir. Bizde ise Büyük Millet Meclisi benzer yetkileri bir kişiye verince Cumhuriyet doğmuştur!)

Modern cumhuriyet özellikle 1789 Fransız Devrimi’nden sonra Avrupa’da yeniden revaç bulmaya başladı. Çünkü tarihsel bir aktör olarak toplumsal sahneye çıkmış olan yeni bir sınıf (burjuvazi) artık devlet yönetiminin saray ve çevresinin elinde bırakılmasına rıza göstermek istemiyordu. Tasfiye edilen eski yönetim modelleri değil, o yönetim modellerinin temsil ettiği toplumsal güçlerdi. Dolayısıyla Avrupa’nın belirli bir dönemden itibaren cumhuriyetler dönemine geçmesi kolay olmadı.

Bizim tarihimizde ise cumhuriyete giden yol öyle çok fazla zorlu, dikenli, taşlı bir yol değildi. Osmanlı’da saray ve müttefiklerinin politik gücü çok erken bir dönemde azalmaya başlamış ve giderek diğer sosyal zümreler de devletin yönetiminde söz sahipliğine ortak duruma gelmişlerdi. Sivil bürokrasi ve askeriye ile eşraf ve yerli tüccarın politik gücünün saray halkından fazla olduğu bir siyasal sisteme mutlakıyet denilebilir mi?

1908 Devrimi’nden sonra “Osmanlı padişahı” tamamen sembolik bir unvana dönüştü. Aslında meşrutiyet demek adı konmamış fiili cumhuriyet demektir ve bu ikisinin arasında hiçbir önemli fark yoktur. Dolayısıyla “cumhuriyetin ilanı” da bir devrim falan değildir, mevcut düzenin adının konulmasıdır sadece.

Onun için cumhuriyetin sözgelimi meşrutiyetten “daha faziletli” olduğunu söylemek anlamsızdır. Zaten bizde cumhuriyet adını alan idare meşrutiyet adını taşıyan önceki idareden daha demokratik olmadı. Mesele de budur. Meşrutiyet döneminde savaş yıllarında bile iyi kötü demokratik seçimler yapıldı. Cumhuriyet döneminde 1946’ya kadar gerçek anlamda seçime izin verilmedi. Hangisi daha faziletli?

31.10.2011 Star
Bu haber toplam 675 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim