Bir mümin için benzersiz nasiplerden biri de hacca gitmektir. O, gitmeklerin en güzelidir. Uzun yolların en kısasıdır. Her dem taze olandır. Sabırsız bir sabırdır. Annemden ve babamdan biliyorum.
Resmi işlemler için çektirdikleri fotoğraflar bile bir başkaydı. Gözlerinin içi nasıl da gülüyordu. Hatta gülmenin ötesinde, daha narin, daha dokunaklı bir şeydi bu. Anlatamam.
Hacdan dönüşleri de ayrı bir güzellikti. O mübarek beldeyi görmüş olmanın sevincini ve mesuliyetini birlikte taşıyorlardı. Dikkatin yanına rikkat de gelmişti. Konuşmalar ve davranışlar iyice olgunlaşmıştı. Tam olarak şu: Berrak ve derin.
Hacca gitmek, aynı anda iki duyguya ev sahipliği yapıyor: Ayrılmak ve kavuşmak. En sevdiğinize kavuşmak için, sevdiklerinizden ayrılıyorsunuz.
Bu duygu yoğunluğundan olsa gerek, kelime-i şahadet getirirken, zekât verirken, kurban keserken, hatta namaz kılarken ağlamayız. Buna karşılık, hacca giderken ağlarız. Kutsal topraklarda da.
Yazının devamı için: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/Ibrahim_Tenekeci/hacca-gitmek/39978































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.