Fatih’in Ulubatlı’yla kılıç çalışması yapması gibi hayali sahnelerle devam eden çalışma, Doğu Roma-Vatikan-Ceneviz hattında görüşmelerin hız kazanmasıyla Konstantiniyye’nin düşmesine doğru adım adım ilerliyor. Dini hassasiyet bakımından doyurucu sahnelere sahip olan film, yine de kimi sahnelerde dekolte kıyafet veya padişahın eşinin saçlarının açık gösterilmesi gibi zaaflar da taşıyor. Herhalde en büyük zaaflardan biri de, bu tür filmlerde kralın fedaisi şeklinde görülen Ulubatlı’nın yine hayali bir sunumla topçu Urban’ın kızı gibi görünen kişiyle evlilik yapmadan bir çocuğa sahip olması. Ayrıca Fatih’in babasının cesedi yanında kendisine hiç sevgiyle yaklaşmadığına dair ağır sözler söylemesi, yine ağzından, düşman olsa da en azından müslüman olan kimselere karşı ağır hitaplar çıkması, o yaşa kadar ilmi bir eğitimin yanında manevi eğitim de alan bir padişaha yakışmayacak unsurlar olarak duruyor.
Yine de büyük bir cesaretle böyle hacimli bir işe kalkışılması, Türkiye seyircisinin olduğu kadar dünya seyircisinin de seyredebileceği bir yapım ortaya konması filmin artısı olarak görülebilir. Sıradan yapımlardan sonra böylesi idealist projelere girişilmesi, bir insan için en olumlu çabalardan biri sayılabilir. Ancak bundan sonra yapacağı filmlerin niteliğinin gişeye mi dönük yoksa sinemasal kaygılarla mı örülü olduğunu seyredenler görecektir. Ayrıca sinemamızda böyle idealizmle örülü çalışmaların gitgide çoğalması, nitelik ve sinemasal değerler bakımından da kazanım olacak, kimlik sorunumuzun giderilmesinde önemli bir rol oynayacaktır.
24.02.2012 Star































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.