• İstanbul 13 °C
  • Ankara 10 °C

İnsanı ölçüp biçmek mümkün mü?: İnsanın T Cetveli

İnsanı ölçüp biçmek mümkün mü?: İnsanın T Cetveli
İnsanı enine boyuna ölçmek için bir alet henüz icat edilmiş değildir. İnsanın hayat içerisinde değişim göstermesi onun ölçülemez oluşunu güçlendirmektedir.

 “İnsan yedisinde ne ise yetmişinde de odur” sözü bir açıdan doğru olsa da insanın birçok davranış ve duyguları zaman içerisinde değişkenlik göstermektedir. Günümüz çağının insan ilişkilerinde en çok karşılaşılan sorun, insanın tahmin edilemez oluşudur. Peki, insanı nasıl ölçüp biçebiliriz? Onu hangi davranışları ile yakalayabiliriz? Biraz bunun cevabını aramaya çalışalım.

İnsan da tarih gibi tekerrür eder. İlk insandan günümüze her insanın yaşama ihtirası hep aynıdır. Sadece vasıtalar değişmektedir. İnsanın makama, altına, paraya ve şehvete düşkünlüğü hep tekerrür etmektedir. Her insanda farklılık gösteren bu ihtiras kimi zaman gizli olarak insanın içinde durmaktadır. Bu yüzden insan “işlemediği günahın masumu değildir”. Bu yüzden kendi nefsini temize çekmemelidir. Kanserin ne zaman nerede nüksedeceği belli değildir. İnsan, tekerrür ederek hayatı âdet hâline getirmemelidir. İbadetlerinde dahi âdetleşmekten uzak durması gerekmektedir. Çünkü her âdet insanı tekrara, her tekrar ise insanı tembelliğe itecektir. Bu sebeple insan, tekerrür eden hayatlardan, kıssalardan ibretler almalı ve insanlığın asıl gayesini bulmaya çalışmalıdır.

İnsan, kurulu düzen istemesi, riske girmek istememesiyle teahhur eder. Yaşanması gereken onca güzel şeyi bir bir kaçırır. Gelecek korkusuyla bugünün kıymetini bilemez. Daha çok çalışmayı ve kazanmayı arzu ettikçe, eşine, çocuklarına, ailesine karşı sevgiyi ve merhameti esirger. Çünkü her şeyden geç kalmışlık korkusu vardır. Halbuki geç kalmak ânın kıymetini bilememektir. Tûl-i ömrü düşünerek geleceği de kaçırmamak gerekir. Geleceği kaçırmak nasıl mı olur? Hiç nemrutları, firavunları duymadınız mı? Son nefeslerdeki pişmanlıkları? “Keşke toprak olsaydım” ilâhî fermanını sanki şu an duymuş gibi kulak kesilmedikten sonra, evet, gelecek kaçırılmaz. Olsa olsa aklımızı kaçırmışızdır!

 

İnsan, düşünen varlık olması hasebiyle teakkül eder. Yani aklını kullanır. Fakat bu aklını kullanışı kimi zaman hayra kimi zaman şerre olmaktadır. İnsanlığın faydası için yapılan bir icadın kötü insanların eline geçmesiyle insanlık suçları işlendiği malumdur. Demek ki burada niyet devreye giriyor ve kulun amelinden daha hayırlı konumu temsil ediyor. Evet, niyet, insanın aklını ne yönde kullanacağını belirlemek için çok mühimdir. Bu yüzden Nurullah Genç hocamız “ateş medeniyeti” ve “toprak medeniyeti” kavramlarını ortaya atıyor. Aklını gönlüne, yüreğine indirememiş toplumlar -bugün Avrupa gibi- salt akıl ile insanlığa kan kusturuyor. Ateş medeniyeti salt aklını kullananların medeniyetidir. Bu yüzden kalbimizi ve gönlümüzü dikkate almalı ve buna göre toprak medeniyetinin çocukları olmalıyız.

Devamı: https://www.dunyabizim.com/hikmet/insani-olcup-bicmek-mumkun-mu-insanin-t-cetveli-h49780.html

 

Bu haber toplam 201 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim