• İstanbul 15 °C
  • Ankara 10 °C
  • İzmir 15 °C
  • Konya 11 °C
  • Sakarya 12 °C
  • Şanlıurfa 19 °C
  • Trabzon 17 °C
  • Gaziantep 12 °C
  • Bolu 9 °C
  • Bursa 14 °C

İskender Pala'dan: Birader Kasım

İskender Pala'dan: Birader Kasım
Hep merak etmişimdir; acaba Saavedra Cervantes ünlü romanını yazarken Doğu hikâyelerinden ne kadar etkilenmiştir? Onun önceleri kardinalin yanında mabeynci olarak çalışırken İnebahtı deniz savaşına katıldığını (1571), daha sonra da İspanya'ya dönerken Tür

Şöyle mest oldum ki gayrın merhabasın bilmedim

diyen bülbül.

Rivayetlere ve tezkirelere göre Sultan Fatih bir aralık onu idam edilmek üzere hapsetmiş, Paşa "kerem" redifli ünlü kasidesini yazdıktan sonra da böyle güzel şiir söyleyen birine kıymaya yüreği el vermeyip suçunu bağışlamış ve otuz akçe yevmiye ile Bursa'da Orhaniye, Muradiye ve Emir Sultan medrese vakıflarının mütevelliliği ile bir nevi sürgüne mahkûm etmiştir. Letaif kitapları Paşa'nın Bursa'da güzel işler yaptığını, bilim adına hizmetleri bulunduğunu yazarlar. Ve bir de Birader Kasım ile olan maceralarını. Ahmet Paşa gibi saygın bir ismin yanında Birader Kasım adının anılmasının yegane sebebi, ikisinin de söz vadisinde birbirlerine nükteli ayaklar vermiş olmalarıdır. Hani biri çanak tutar, diğeri doldurur gibi. Sonrası mı? Elbette ikisi arasında geçen veya geçmiş gibi anlatılan pek çok hikâye ortaya çıkar.

Sözün nükteli söylenmesinin cazibesidir ki Ahmet Paşa'nın eğitimli, bilgili, yüksek bürokrat ve şair şahsiyetiyle yarı meczub bir taşra arifinin, nüktedan bir kalenderi Seyyid Gazi dervişinin, belki keramet ve veliliği kendinden menkul zarif bir adam olan Birader Kasım'ın adını bir arada andırır. Birader Kasım, halk arasında nükteleriyle itibar gören, zamanında Bursa'nın medar-ı iftiharı gibi telakki olunan saf bir Türkmen'dir. Zaman zaman Oğuz geleneğinden Dedem Korkut misali hikâyeler ve efsaneler anlatırmış. Ve galiba bir aralık bizim Paşa'nın da hizmetinde bulunmuş. İşte o devirden kalma nüktelerden ikisi:

Ahmet Paşa bir gün sohbet meclisinde felekten şikayetle dünyanın huzur ve sükûn yeri olmadığını, insanın bir an bile rahat etmeye imkân bulamadığını anlatırken, "Şu gamhanede hiç kimse yoktur ki istirahat ile rahat yaşamış olsun!" der. O sırada Birader Kasım atılır:

- Olur mu efendimiz, ben bir gamhanede bir taife biliyorum ki huzur ve rahat içinde, bir eli yağda bir eli balda, mesut bahtiyar. Ne kazanma derdi, ne iş kaygısı... Başıboş yiyip içip yatarlar, güler oynar, uyanır uyurlar.

- Be Birader, kimdir ki sen bilirsin ben bilmezem!

- Konağınızın aşçıları ve sofracılarıdır efendimiz.

Ahmet Paşa gayet sert mizaçlı imiş. Aynı zamanda çok disiplinli ve fevkalade edepli olup şımarmasınlar diye yanında çalışanlara hiç yüz vermezmiş. Bir gün kapısına satılık birkaç köle getirmişler. İçlerinden birini beğenir gibi olmuş. O sırada Birader Kasım çıkagelmiş:

- Birader, şu köleye sen de bak, satın alalım derim, ne dersin?

Birader Kasım bakmış, alımlı çalımlı birisi.

- Sultanıma layık ve hizmete yarar birisi. Zaten beğenmişsiniz, neden tereddüt ediyorsunuz ki, alıverin gitsin!..

- Ben de senin gibi düşünürüm illa bir kusuru var gibi. Baksana güldüğü vakit dişleri fazla açılıp gözleri yumuluyor.

Birader taşı gediğine koymuş:

- Aman efendimiz, bunu hiç keder etmeyiniz; zira sizin kapınıza geldikten sonra bir kez bile gülme ihtimali yoktur!

01.05.2012 Zaman

Bu haber toplam 866 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim