• İstanbul 21 °C
  • Ankara 16 °C
  • İzmir 20 °C
  • Konya 18 °C
  • Sakarya 21 °C
  • Şanlıurfa 25 °C
  • Trabzon 18 °C
  • Gaziantep 22 °C
  • Bolu 18 °C
  • Bursa 17 °C

İskender Pala'dan: Sultan Sencer ile Hanende Mehistî

İskender Pala'dan: Sultan Sencer ile Hanende Mehistî
Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah'ın oğlu Sencer (Saltanatı: 1119-1157) tarihin ender kahramanlarından biridir. Bilim adamlarına sahip çıkması ve zevk-i selim sahibi olmakla ünlüdür. Sanattan anlar, zarif meclisler tertip edermiş.

Belli ki kölesi Mehistî'ye tutulmuş, kendisini otağında tek başına bırakarak görevini ihmal etme pahasına sevgilisinin yanına gitmişti. Çadırın deliğinden bakınca da düşüncelerinde yanılmadığını gördü. Mehistî çengini bir dizine koymuş içli içli çalıyor, köle de diğer dizine başını yaslamış gözünden damlalar akarken söylüyordu:

-"İplik eğirenlerin iğlerindeki ipliğe ihtiyacım olursa, seni çayır çimenlerde bir kirman gibi kucaklar, aşk ipliğimi sana sararak eğiririm!"

Sultan Sencer beyti duyunca pek hoşuna gitti. Sonra içine bir merhamet geldi. "Bu gece belimdeki Hint kılıcı ile bu çadıra girersem ya ben ikisinin de canına kıyarım; ya onların ödü kopar, can verirler; en iyisi bu niyetten vazgeçmektir" deyip geri döndü. Ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi davrandı, ama beyti tekrarladı durdu. Akşam bir meclis kurulacağını bütün dostlarına ilan etti. Her şey hazır olmuş, eğlence başlamıştı. Mehistî yine çeng çalmada, güzel sesiyle şarkılar okumadaydı. Köle de yine sakîlik yapmakta, elindeki ibrik ile ayakta hizmete devam etmekteydi. Meclis biraz germiyet bulup da teklif tekellüf aradan kalkınca sultan, dostlarına hitaben Mehistî'yi öven sözler söyledi, onun musıkî ve şiir bilgisinden sitayişle bahsetti.

-Hatta Mehistî arada sırada kendisi de şarkılar tertip eder, besteleyip okur. Bunlardan birini bu akşam bizimle paylaşırsa hepimizi mesrur edecektir!" dedi ve sonra Mehistî'ye döndü:

-Canım Mehistî! "İplik eğirenlerin iğlerindeki ipliğe ihtiyacım olursa" diye başlayan şarkıyı bize lütfedersin değil mi?

Mehistî padişahtan o beyti duyunca çeng bir yana, kendisi bir yana düştü. O kadar ki yüzüne gülsuyu serperek ayılttılar. Üç defa bu şekilde bayılıp ayıldı. Ama yine de yaprak gibi titriyordu. Aklı başında yoktu. Tuzağa düşmüş bir kuş sanılırdı. Sultan Sencer her ayıldığında onun gönlünü almak istedi:

-Benden korkuyorsan ey nazeninler şahı, sakın korkma. Emin ol ki canın emniyettedir.

Mehistî üçüncü defa kendine geldiğinde cevap verdi.

-Hayır artık sizden korkmuyorum efendimiz. Lakin, isteğiniz dün geceye dair bir belirti gösterince anladım ki siz sultanım dün gece gizlice beni gözetliyordunuz. Şimdi izniniz hilafına iş yaptım diye ister beni bağışlayın, ister öldürün; kederim bundan değil. Siz beni yalnızca birkaç dakika gözetlediniz bunca mahcup oldum, oysa ki her saniye beni görüp duran kainatın sultanı, Allah, hep beni gözetleyip durmada. Siz dün gecenin sırrını söylediniz diye bunca tedirgin oldum ve ölümü göze aldım da, Allah bütün bir ömrün sırlarını ortaya döktüğünde ve yüzüme vurduğunda ona ne cevap vereceğim ve o vakit ne yapacağım; işte asıl korkum bu! Allah her konakta benimle iken ben nasıl olur da onun kapısından gayrı bir eşiğe adım atarım?!.. Not: Bütün okuyucularımın bayramını tebrik ederim.

08.11.2011 Zaman

Bu haber toplam 758 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim