• İstanbul 25 °C
  • Ankara 30 °C

“İslam sanatı mücerret Allah inancına dayanır”

“İslam sanatı mücerret Allah inancına dayanır”
Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şubesi salgın nedeniyle ara verdiği yüz yüze söyleşilerini devam ettiriyor.

Bu kapsamda 26 Şubat 2022 tarihinde TYB Ankara Şubesi konferans salonunda gerçekleştirilen söyleşide  araştırmacı yazar Necmettin Evci  “İslam Sanatında Estetik” başlığıyla bir sunum yaptı.

Söyleşinin açış konuşmasını yapan Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şube Başkanı Yazar ve Şair Mehmet Sait Uluçay, salgın nedeniyle uzun süredir ara verilen yüz yüze programlara yeniden başlandığını ve devam edeceğini  belirterek şunları söyledi “ İnsanlık tarihi incelendiğinde, bütün dünyada sanatın kaynağında dini inanışların önemli yer tuttuğu görülür. Dinî inançlar, sanatın şekillenmesinde ve ortaya çıkışında önemli rol oynadığını görüyoruz. Bu sebepledir ki sanat, bir toplumda en çok hizmet ettiği dini inançla birlikte anılmaktadır. İslam sanatı, Hristiyan Sanatı gibi… Cenabı Allah, ne denli sanatkârane kâinatı yarattığını ve sanatını idrak edebilmemiz için Kur’ân’da “De ki: Yeryüzünde dolaşın; Allah’ın yaratmaya nasıl başladığını bir görün.” diye buyurmaktadır”

 

Sanat Mutlak Güzelliğin dışavurumudur

 

Sanatın, duygu,  düşünce ve sezgileri ifade etme ihtiyacından doğduğunu ifade eden yazar-şair Uluçay, “Sanat, insana doğuştan lütfedilen bir duygu dilidir. Allah’ın yarattığı kâinat aynasından yansıyan ve sonradan insan eliyle yapılan her şeyde Mutlak Güzel’in ve güzelliğin dışavurumudur.” dedi.

Sanatın bir nevi bir anlatma  yöntemi olduğunun altını çizen TYB Ankara Şube Başkanı yazar-şair Mehmet Sait Uluçay, “Bir bakıma sanat, Allah’ın yarattığı ve sonradan insanlar eliyle meydana getirilen şeylerdeki ince ayrıntıların farkına varma, derin duyguları anlama ve anlatma, hissederek yaşama ve paylaşma işidir.” diye konuştu.

Sanat pozitivizme karşı duruştur

Programda “İslam Sanatında Estetik” başlığıyla söyleşi yapan araştırmacı yazar Necmettin Evci, İslam sanatının mücerret  Allah inancına dayandığını ifade etti. İslâm Sanatının estetik mahiyeti konusunu evvela sanat ve estetik kavramlarını çözümleyerek tartışmak gerektiğini anlatan araştırmacı yazar Necmettin Evci konuşmasını şöyle sürdürdü: “Batı dil ve kültürlerinde ‘art’ diye bilinen sanat kelimesi ilk çağlardan yaklaşık 15. Yüzyıla kadar insan eliyle yapılan işleri ifade etmiştir. İnsan yapımı her ürüne sanat gözüyle bakılmıştır. Taş işçiliğinden, nalbantlığa, marangozluktan çiftçiliğe kadar her iş sanat içinde değerlendirilmiştir. Bizde de Arapça ‘sna’ kökünden türeyen sanat benzer anlamlarda kullanılmış. Sunî, doğal olmayan, yapma yani tabiatta ve yaradılışı gibi olmayan anlamlarında kullanılır. Estetiğin çok kısmi düzeyde bir sanat değeri olarak anlam kazanması, Avrupa’da Rönesans döneminde başlar. Ama asıl 18. Yüzyılda, Fransız pozitivist devriminden sonra hatta pozitivizmin duyarsızlaştıran etkisine karşı bir zihni karşı duruş olarak kavramlaşır. Bu dönemde Baumgarden’dan Hegel’e kadar estetik duyarlığı esas alan bir felsefi terim hatta akımdır. Tersten anestezinin estetiğin zıddı olarak uyuşturma, duyarsızlaştırma demek olması meselenin anlaşılmasında yardımcı olabilir.”

İslam toplumunda sanatçı saygı görmüştür

İslam sanatı konusunda da çok değerli bilgiler veren araştırmacı yazar Necmettin Evci, “İslâm coğrafyasında sanat değeri olarak estetik yerine ‘bediiyat’ veya ‘ibda’ kavramları kullanılmıştır. Zenaatın tekrar ve belli modeller uygulamasından çıkıp sanat değeri kazanması bedii karakterine bağlı görülmüştür. Bediiyat, ibtida veya bidayet veya bid’at kelimelerinde olduğu gibi ilk olanı, bir şeyin ilk yapılmış olmasını ifade eder. Doğallıkla Müslümanlar sanata karakter ve hususiyet kazandıran estetik unsurun ilkini özgünlük, orijinallik olarak düşünmüşlerdir. İslâm Sanatı, sanatçısından, tasarımına, sanatçısının birey olarak şahsiyet sahibi olmasından üslubuna kadar gerçekten özgün, özgür bir yanı hep olmuştur. Sanatın hangi kolunda eser verirse versin İslâm toplumunda sanatçı gerçekten saygı görmüştür. Batıda durumun pek böyle olmadığını Platon’un Şölen diyaloğunda sanatçıları devlet idaresine almaması, Leonardo’nun itibarsızlıktan yakınması gibi birçok örnekten anlamaktayız.” değerlendirmesinde bulundu,

 

Sanat insanı  esas almıştır

 

“Dinler sanatın ana mahiyetini, anlam dünyasını, iklimini, sanatın ana yapılma amacını belirlemiştir. Sanat bu eksende icra edilmiş, kendi medeniyet havzasının kültür özelliklerine göre eserler icra edilmiştir. Batı sanatları, antik dönemden bu yana insan için, insanı amaçlayan bir sanattır.” diyen konuşmasını şöyle devam etti “Model, ölçü, tarz, sınır, mantık olarak insanı baz ve esas almıştır. Figüratiftir. Figürlerin görünümü dönemlerine göre tanrılar, titanlar veya İsa veya Meryem figürleri, heykel ve resimleri olarak değişmiştir. Özünde paganisttir. Soyut olamamış, eşyayı, şekli, görünümü aşamamıştır.

İslam sanatı tevhidi ve manayı önceler

İslâm sanatının manaya, duyuşa, hissetmeye önem ve öncelik verdiğini anlatan araştırmacı yazar Necmettin Evci “Müslümanlar için en kutsal yer Kâbe dört duvardır. Başka bir formu, mimari karakteri, fiziki olarak güzelliği yoktur. Ancak orası tevhidin, Allah’a itaat ve mutlak bağlılığın simgesidir. Kıbledir, yöneliştir, istikamettir, bağlanıştır. Demek oluyor ki, Müslümanlar öncelikli olarak sanatın gösterişine, şaşasına, debdebesine bakmaz, bakmamışlardır. Önemli olan benliğin güzelliği, ruhun arınmasıdır. İslâm sanatı tevhidi önceler, puta tapıcılığı reddeder. Bu anlayış, insanı, kendi içinde kendi zevkleri, kaprisleri içinde mahkum etmeme, onu gerçek manada özgürleştirme amacından kaynaklanır. İslâm sanatı genel anlamda nonfigüratif, soyut karaktere sahiptir.” diye konuştu.

Endülüs’ten Buhara’ya, Bosna’dan İstanbul’a İslam sanatı

 Erken dönemlerden klasik Osmanlı dönemine kadar verilen muhteşem eserlerin hepsinin ortak mahiyetinin tevhidi ve mücerret olması olduğunun altını çizen araştırmacı yazar Necmettin Evci  sözlerini söyle tamamladı “Merkezi kubbeli parçasız mekânı amaçlayan camii mimarisinden çiniciliğe, hat sanatına, kalem işçiliğinden taş işçiliğine kadar sayısız örneklerde aynı temayı, aynı espriyi görürüz. Endülüs’ten Buhara’ya, Bosna’dan İstanbul’a kadar değişen coğrafyalarda farklı malzeme, teknik ve tarzlar denenmiştir. Bu farklılık hem Müslümanların anlayışlarını tek biçimle sınırlanmayan esnekliğini hem estetik zenginliğe yol açan uygulamalarını gösterir. Bir medeniyet bu zengin, geniş tasavvur ikliminde teşekkül eder. Öyle de olmuştur. Din, kültür, toplum, medeniyet bağlantıları, üslupları, incelikleri, letafeti ile İslâm Sanatı ve sanatları, tanıyanlara, tanımak isteyenlere tarifsiz heyecanlar veren, verecek olan örneklerle doludur”

Araştırmacı yazar Necmettin Evci, “İslam Sanatında Estetik” söyleşilerini 15 günde bir  devam edecek.

whatsapp-image-2022-02-28-at-11.34.46-(1).jpeg

Bu haber toplam 1228 defa okunmuştur
  • Yorumlar 1
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim