Kıyametin gerçekleşmesi, evrenin, yani kainatın, fani olan her şeyin yok olması, varlık ve oluşun son bulması demektir. Ancak yok olma ya da son bulma, evrenin mahiyet ve niteliğiyle bağlantılı değil, bütünüyle Yaratıcı'nın irade ve istemesinin sonucudur. Dolayısıyla insan aklı, iradesi ve hareketi ve kıyamet olgusunu konu edinmede yetersiz olduğu gibi evrenin varlığı da kıyametin müsebbibi, yani şöyle veya böyle faili olma durumunda görülemez. Yani evrendeki varlıkların hareketleri, durumları, değişimleri vb. kıyameti hazırlayan şeyler olarak değerlendirilemezler.
Maksadı, haberinin içinde gizli sayılacak bir haber, 21 Aralık'ta kıyametin kopacağı şeklinde dünya kamuoyuna sunuldu. Daha doğrusu "enjekte" edildi. Kaynak olarak da, "Maya Takvimi"ne göndermede bulunuldu. Antropoloji, sosyoloji gibi tasviri yöntem ile çalışan birtakım bilim dalları bakımından Maya ve İnka "uygarlıkları", incelenmeyi gerektiren olgular olarak dikkat çektiler. Ama Avustralya'nın yerlisi olan Aborjinler de belli ölçüde kültürleriyle yeni bir araştırma konusu olmuştur. Bilim, nihayet, bilinmeyene, araştırılmamış olana merak duyar, gereğini de yapmaya çalışır. "Maya Takvimi" tarihin derinliklerine gidilip aynı dönemlerdeki bilgi ve kültürlerin karşılaştırılması halinde birtakım özelliklere sahip olabilir. Burada Sümer, onlardan kültürel birçok şeyi tevarüs etmiş bulunan Akad ve Babil ile Mısır kültür, bilim ve uygarlıklarını dikkate aldığınızda, birçok şeyin pek de özgün olmadığı ortaya çıkar. "Maya Takvimi" gibi bir de "Marduk" kelimesi ortaya sürülüverdi. Yıldız mı, gezegen mi olduğuna karar verilemese de, şimdiye kadar "bilinmez" olduğunda karar kılındı. Oysa Sümerler'de tanrı olarak adlandırılan "Ea", daha sonra "Enki"ye dönüştürülmüş, Babilliler "Ea"yı, yani "Enki"yi "Marduk" olarak kabullenmişlerdir. Asurlularsa "Marduk"u "Asur"a çevirmişlerdir. Sümerolog Kramer'in, dinler tarihçisi J. Campbell'in, Hooke gibi yazarların Türkçe'ye de çevrilmiş eserlerinde kolayca bu bilgilere ulaşılabilir. Mirceau Eliade'ı belki anlamada zorlanabilecekleri için hariç tutalım. Ama Aydın Sayılı'nın "Mısırlılar'da ve Mezopotamyalılar'da Matematik, Astronomi ve Tıp" adlı öğretici çalışmasına göz atmaları gerekirdi.
Bir televizyon kanalında 21 Aralık haberini tartışanlar arasındaki bir astronomi profesörü, "astroloji"yi Aristoteles'e dayandırınca, doğrusu, amiyane deyişle "aklım çıktı". Sürç-ü lisan etmiş olabilir, kişisel olarak bilgi yanlışlığı da yapabilir. Ama Aristoteles adını "astroloji" işine karıştırmak, ancak "cürm-ü meşhut" olarak nitelendirilir.
Hele, kıyamet kopacak ama dünyada iki köy, biri Türkiye'de, diğeri Fransa'da masun kalarak korunacaklar! Buraları ziyarete gelenlere söylenecek bir şey yok. Abesin ötesinde bir durum bu.
Fakat, 21 Aralık haberinin satır arasında, bilinçaltına yönelik bir unsur var: Hz. İsa'nın mezarı o köyde olabilir! Dikkat isterim.
12.12.2012 Milli Gazete































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.