İbnülemin Mahmut Kemal Bey “Aferin merdane yazıyor” dermiş. Bir methiyede Nazım Kıbrısî Hz.’nin internette yayınlanmış bir sohbetinden işittik. O da rahmetle minnetle yâd edip Dersaadet kitabını gençlere göstererek tavsiye ediyor. Bu vesile ile kitaplarını yeniden mütalaa ve yeni nesle tanıtma ihtiyacı hissedip bu yazıyı kaleme aldık.
Münevver Ayaşlı 1906-1999 yılları arasında yaşamış. Dönemin tarihi ve siyasi mevzularına şahit olduğunu, her meseleyi iyi anladığını eserlerindeki malumattan anlıyoruz. Boğaziçi, İstanbul konak ve yalıları, dönemin mümtaz devlet adamları, müellifleri, şairleri ve onların eşleri, çocuklarından arifâne, zarifâne bahsediyor. Birçok tarihi, manevi mekânı da hikayeleri ve menkıbeleriyle güzel bir Türkçe ve uslupla nakletmesi, nüktelere de yer vermesi okuyanı hayran bırakıyor.
“Benim İstanbul hakkında yazdıklarımı, benim gibi eskinin kalıntılarından pek az kişi hatırlar. Bizden sonra gelenler, bu âlemi hiç görmemiş, duymamış, mevcudiyetinden bile habersiz kimselerdir. Şayet bu satırları okurlarsa soracaklar, ‘Bunlar masal mı, hakikat mi, Yoksa bunların gözlerine görünen bir serap mı?’ ”
“İstanbul musikîsiyle, edebiyatıyla, güzel sanatlarıyla, tasavvufu ve gündelik hayatı, leziz yemekleri, zarif insanları ve nükteleri ile bitip tükenmez. Fakat biz tükendik, üzüntüden, yeisten, ümitsizlikten biz tükendik” ...der Dersaadet adlı kitabında. Osmanlı devletinden Cumhuriyet Türkiye’sine geçiş dönemlerini, sancılarını, dönüşümlerini yaşarken eskiyi, o muhteşem mazimizi, ilmimizi, irfanımızı hıfzetmeye ve genç nesillere nakletmeye çalıştığını görüyoruz kitapta.
“Bu misli olmayan şehrin hayat hikâyesini, bu şehir için olduğu kadar, bizim milli varlığımız ve imparatorluğumuz ve bütün dünya için muazzam bir hadise olan İstanbul’un fethini yazmamak mümkün mü?...” der kitabın başında.
Feth-i Mübîn başlıklı yazısında İstanbul’un fethinden Osman Gazi’nin “İslambol’u aç gülzâr yap” diyerek gelecek nesle vasiyetinden bahseder. İstanbul bu vasiyetten mütevellit Fatih Sultan’dan önce de çok kez muhasara altına alınmış adeta fethin davul seslerini Bizans’a duyurmuştur. Ve yedinci muhasarada 1453 senesinde 53 gün süren çetin mücadelede şehir fetholunmuş, Müslümanlık âleminde tarihin en büyük vak’ası olmuştur.
İstanbul’un azizliğini Ahmed Kuddusi Haz. (v.1850) şöyle nazmeder:
Selâtin-i cihânın a’zamı sultân-ı İslâmbol
Nücûm-âsâ tecemmu eylemiş merdân-ı İslâmbol
Anı medh eylemiştir on sekiz bin âlemin fahri
Budur ez- cümle memdûhiyyete bürhân-ı İslâmbol
Kişi sâlihleri sevmekle anlardan olur lâ-büdd
Muhibbân heb ulu kişi nisâ sıbyân-ı İslâmbol
Fatih Sultan’ın dünyaya gelişi ile birlikte tabiatta, insanda, hayvanda ne alametler belirdiğini kitaptan okuyalım;
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.