İstanbul'un fethinden sonra artık bir emperyal kuvvet olmaya doğru ilerleyen bir devletin, ilk olarak fethettikleri şehirleri imar etmesi büyük bir ehemmiyet arz ediyordu. Bu anlamda İstanbul çok kısa bir süre içerisinde çeşmelerden medreselere, camilerden mekteplere yüzlerce eserle doldurulmuş ve çok kısa bir süre zarfında Yahya Kemal'in deyimiyle ''Türk İstanbul'' teşekkül etmiştir.
Mimar Sinan'ın hepimizin malûmu olan çıraklık-kalfalık-ustalık üçlemesini Şehzade, Süleymaniye ve Selimiye üzerinden gösterdiğini biliyoruz. İvaz Efendi Camii'ni Sinan'ın son eserlerinden biri olarak, -camiinin mimarı Sinan mıdır değil midir spekülasyonunu bir kenara koyarsak- Selimiye Camii’nden sonra yapmış olduğu ustalık dönemi eserlerinden biri olarak tanımlayabiliriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.