Tek daldan yirmi başak çıkan verimli buğday tarlalarının, bahtsız Macaristan veliahtı kahpe bir kurşunla katledildiğinden bu yana görülmemiş kuraklıkla büyük çatlaklara bölündüğü günlerde, kasabanın yaşadığı tek sıkıntı açlık ve susuzluk olarak kalsaydı eğer, Naciye Teyze yıllar sonra dönüp ağdalı sıcaklar altında yaşanan bu uğursuz günleri torunlarına anlatırken bu kadar derinlere dalmayacak, kasabalının bazılarının hayatta kalmak için tek çare olarak göçü seçtiklerini bazılarınınsa bir yudum su bulabilmek için toprağı yarıp çıkan hayvanatı yiyerek hayatta kalabildiklerini tatsız bir hatıra olarak anlatmakla yetinecekti. Oysa şimdilerde kızlarını komşu köyün gelinleri sanacak kadar zayıflayan hafızası zaman cetvelinin küçük bir aralığına sıkışmış olmasına rağmen, bazen seccadesi üzerinde ellerini duaya açmışken dalıp giderek, çoğunlukla da gecenin nurunda ağzında belli belirsiz dualar ve gözlerinde yaşlarla sıçrayarak uyandıran rüyaları aracılığıyla o günleri biteviye yaşıyor, insanların güneşten rengi solmuş tozlu kıyafetlerini, alın terlerini silen beyaz mendilleri, hele ki bıyıkları dudaklarının üzerine sarkmış Ambarcı Ağası Nedim Bey karşısında kasketini iki eliyle karnının üzerinde tutarak tüm çaresizliğine rağmen müdanasız konuşan Hasan Amca’nın ses tonunu tüm iniş çıkışlarıyla hatırlıyor, unutkan bir hafızadan beklenmeyecek çeviklikle zamanda yolculuk yapıyordu.
Böylesine şiddetli yağmurların yağdığı gecelerde torunlarının masal özlemiyle dinleyesi geldiğinde, hem belki biraz da hafızasını geri kazanmasına yararı dokunur diye ısrarla “Anlatsana nine, Hasan Amca niye kabul etmedi de bunca belayı başına çekti?” ricalarını ikilettirmeden tane tane anlatmaya başlar, nemli gözlerini bazen uzun uzun kapatarak gençlik yıllarına tekabül eden o günleri tekrar yaşardı.
Kıtlık zamanı yaklaşırken iş bilmezleri ve etrafındaki yağcıları ambar ağalığından uzaklaştırıp halkın övgüsünü kazanmasa ve garip-gurebanın umudunu bağladığı yegâne dilek ağacı haline gelmese, Nedim Bey’in bu zulmü yapacak gücü yoktu ya, kader işte… Hasan Amca’nın imtihanı böyle uğursuz bir zamana denk gelmişti.
Devamı: https://edebifikir.com/hikaye/kanli-zalimin-ettigi-isler-ve-nedim-beye-ince-bir-sitem.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.