Keza Muhyiddin-i Arabî’nin “Bizden olmayan ve makamımızı bilmeyen, kitaplarımızı okumasın, zarar görür” sözünü nakleden Üstadın “Evet, bu zamanda Muhyiddin’in kitapları, hususan vahdetülvücuda dair meselelerini okumak zararlıdır” ikazı da (s. 625), konumuzu tamamlıyor.
Yunan araştırmacı Christos Retoulas’ın “Kemalizmin dinî projesi vahdet-i vücuttur. Kemalizmin laikliğine şekil veren, onun altyapısı vahdet-i vücuttur. Aynı modeli, dünyevîlik konseptini ön plana çıkararak yaptı. Atatürk vahdet-i vücut tasavvufunun pîri, efendisidir” şeklindeki iddiaları (Şenay Yıldız, Akşam, 3.10.11) bize Bediüzzaman’ın bu tesbit ve uyarılarını hatırlattı.
«««
“First lady” Hayrünnisa Gül Hanımın, köşkte ağırladığı bazı kadın gazetecilere, meşguliyet ve faaliyetlerini anlatırken verdiği bir bilgiyi, misafirlerinden Sabah yazarı Şelale Kadak aktarıyor:
“Ressamlara Atatürk resmi çalıştırıyorum ve her türlü detayıyla, gölgesiyle ilgileniyorum ki, güzel Atatürk tablolarımız olsun diye.” (30.9.11)
Hatırlayanlar olacaktır; geçen Şubat ayında İsviçre merkezli bir kuruluş tarafından Emine Erdoğan Hanıma bir ödül verilmiş ve bunun gerekçesi “Sizi seçtik, çünkü Türkiye’de parlayan, sönmeyen ve daha da ışıldayacak olan bir ışık var. O da Kemalist devrimin ışığı” şeklinde açıklanmıştı.
(Bkz., 25.2.11 tarihinde yayınlanan “Emine Erdoğan’a ‘Kemalist’ ödül” başlıklı yazımız.)
Ödülü veren Crans Montana Forumu Hayrünnisa Hanımın bu gayretlerinden haberdar olsaydı, herhalde tercihini ondan yana kullanırdı...
«««
Bu arada, bir eski first lady, 8. Cumhurbaşkanı Özal’ın eşi Semra Özal, “Turgut bana evlenme teklif ederken alkollüydü. Ben olmasaydım ailesinin ve kardeşlerinin etkisiyle radikal İslâma kayabilirdi. Beş vakit namazımı kılarım, viskimi de içerim” (Habertürk-Pazar, 2.10.11) gibi sözleriyle, Özal’ın kemiklerini sızlatmaya devam ediyor.
«««
TSK adına şehitler için verilen taziye ilânlarındaki “Allah-Tanrı” kelimelerini takibe devam ediyoruz. Önceki yazılarımızda, hayli zamandır “Tanrı” diyegelen Genelkurmay’ın, Org. Necdet Özel geldikten sonra kısa süreli bir tereddüt ve bocalamanın ardından “Allah”ta karar kıldığını, ancak Kara Kuvvetleri Komutanlığının “Tanrı”ya devam ettiğini yazmıştık. 1 Ekim’de Hürriyet’te çıkan bir şehit ilânında, KKK’nın da artık “Allah” demeye başladığını gördük. Dileriz, yeni zikzaklar olmaz. Asıl dileğimiz ve duamız ise, böyle terör bağlantılı ilânların da sona ermesi, yani terör saldırıları sebebiyle gencecik evlâtlarımızı şehit verme döneminin artık kapanması.
08.10.2011 Yeni Asya































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.