• İstanbul 13 °C
  • Ankara 15 °C

Leyla Yıldız: Ey zaman! Dur, geçme! Ne güzelsin!

Leyla Yıldız: Ey zaman! Dur, geçme! Ne güzelsin!

“Durmuş saat gibiydi durup geçmiyen zaman.

Donmuş sükût içinde güneş görmiyen cihân.”   

Yahya Kemal Beyatlı

Rivayet odur ki:

Michelangelo, Musa heykelini bitirince elindeki çekici fırlatıp “Konuş!” diye seslenir şâheserine; “Haydi, kalk gidelim.” der.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün karakterleri öylesine canlıdır ki Ahmet Hamdi Tanpınar, tıpkı ince ince işlenmiş Musa heykeli gibi âdeta gerçeklik algımızla oynuyor.

Ah Hayri İrdal! Ayaklı bir saatin âdeta büyü gibi zapt ettiği bir evde yaşadığından mıydı çocukluğundan beri saatlere merak sarışı?.. Zaman gibi izafî bir şeyle iştigal edip mutlak’ın peşinde koşuşu?.. Bir parça iyi ve dürüst yanı kaldıysa bunu yanında çalıştığı Muvakkit Nuri Efendiye borçluydu.

Doktor Ramiz mi? Viyana’da tahsil görüp Freud’un büyüsünde kalandır. Hayri İrdal’ın rüyalarında baba kompleksinin izini süren. Psikanalizi, bütün dünyayı ıslah edecek bir din gibi hayat muammasının biricik anahtarı görendi; bu tedavi metoduyla aklı başında Hayri İrdal’ı delirten.  

Peki, Seyit Lütfullah? “Esrarkeş ve meczup” taifesinden… Define arayıcısı… Gaipler âlemiyle münasebet kurandı, meşin gibi esmer, çarpık yüzü ile uzun boyu yüzünden daha fazla göze batan kamburu ile ecinniye benzeyen… Felçli, frengili…

Ve Nuri Efendi… Aslen Rumelili olup, orta boylu, zayıf, kuru, ömründe hiç hastalık, hatta ufak bir diş ağrısı çekmediğini söyleyen dinç bir saat ustası. Saatle insanı birbirinden ayırmayışı, saatlere bile karşı oldukça şefkatli oluşuyla gönüllere girmiş halim selim ihtiyardı.

Ya Halit Ayarcı? Ayarcı, bir yığın insanı akla hayale sığmayacak şeylere inandırıp onları harekete geçirendir. İrdal’ı onursuz, yalan dolan, sahte işlere sürükleyen…

Eriyip tükenmiş servetinin telafisi için bir gün Kayser Andronikos’un hazinelerini bulacağına inanan Abdüsselâm Bey… Sinemayı seven, kâinata beyaz perdeden bakan, modernliğin timsali, İrdal’ın yeni karısı Pâkîze; kendisini hep bir operet ya da vodvilde sanan kızı Zehra ve diğerleri; Tanpınar’ın safranlı mürekkebinden sıyrılıp kanlı canlı var oluyor aramızda.

“Karım delidir, evlendiğim günlerde beni bir akşam evvel gördüğü filmin artistleri zanneder, sabahleyin yataktan kalkınca Bağdat Hırsızı filminde giydiği incili terliklerini arardı.” (s. 95)

Romanlarında sosyoloji, psikoloji, felsefe, resim, hat, tasavvuf, tarih, mimarî dallarındaki derin kültür bilgisini sergileyen Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Türk modernleşmesinin ironik portresi. Trajikomik hallerin resmigeçidi. Dalga geçiyor Tanpınar; bürokratik ritüellerimizle, yenilik takıntımızla, çağdaşlaşma saplantımızla...

Mehmet Kaplan’a “Benim bir gözüm ağlasa bir gözüm güler.” diyen Tanpınar, ironinin düşünen adamıdır. Sosyal çarpıklıkları, eski-yeni ve Doğu- Batı ikilemini istihza ile verir. Toplumumuzun yenileşme ve modernlik iptilasını, alaya alır.

“Bu modern bir müessesedir. Genç hanım lazım. Şimdi de genci ihtiyârı pek belli olmuyor ya... Eteklerinizi biraz kısaltıp saçlarınızı da kısa kestirdiniz mi... Hele başınıza bir de bere koyarsanız... Benim arkadaşlarımdan birinin kocası küçük kızlara meraklıymış. Zavallı ne yapacağını bilmiyordu. Nihayet akıl öğrettim. Kardeş, sırtına bir orta mektep önlüğü geçiriver, dedim. Başına da bir kasket... İlk önce olmaz filan dedi ama şimdi de adamcağız evden çıkmıyor.” (s. 236)

“Bu donmuş veya parçalanan bir saat gibi çığırından çıkmış zamanın esas kahramanı Türk cemiyetidir.” Define peşinde koşma, miras yahut piyango yoluyla servete sahip olma gibi mucizevî yoldan zengin olma çabaları; bitmez tükenmez vidolu tavla partileri, öte dünyayla temasa geçen İspritizma cemiyeti, zamanı öğüten kıraathaneler mizahî şekilde hicvedilir. Modernin karşısına geleneği çıkarır Tanpınar, yeninin karşısına eskiyi. Geleneği muvakkithane; moderni enstitü temsil eder.

Bu haber toplam 283 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim