M. Nihat Malkoç: Ankara’nın Eyüp Sultan’ı: Hacı Bayram-ı Veli Camii

M. Nihat Malkoç: Ankara’nın Eyüp Sultan’ı: Hacı Bayram-ı Veli Camii
Ankara deyince Hacı Bayram-ı Veli gelir akıllara

“Nâgehân bir şâra vardım/Ol şârı yapılır gördüm
  Ben dahi bile yapıldım/Taş u toprak arasında”

                                           Hacı Bayram-ı Veli

 

Ankara deyince Hacı Bayram-ı Veli gelir akıllara. O ki kesret âleminde düşenin elinden tutan bir hak ve hakikat dostudur. İlâhî sevdaları tutuşturan çıradır. Anadolu toprağına ruh üfleyendir. O, bir maneviyat gözesidir, ilâhî sevdanın membaıdır. Buz tutmuş gönülleri ısıtan ve kapkaranlık yürekleri ışıtandır. O, bugünkü payitahtın manevî dinamiklerinin en başında gelmektedir. O da tıpkı Yunus Emre gibi yaratılanı Yaradan’dan ötürü seven ulu bir zattır.  Dergâhlarda uhuvveti bâkî kılan ve sohbet halkalarıyla gönülleri doyurandır o...

Bozkırın göklerinde adeta bir kutup yıldızı gibi zulmete meydan okuyan Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri, Ankara’nın Solfasol Köyünde doğmuştur. Hacı Bayram-ı Veli’nin doğum tarihi, kesin olmamakla birlikte kaynaklarda H.753/M.1352-53 yılları olarak belirtilir. Asıl adı “Numan” olan bu Allah dostu Koyunlucalı Ahmet’le Fatma Hanım’ın oğludur. Son yıllarda bu büyük zatın Solfasol’da doğduğu ve yaşadığı evi restore edilerek ziyaretçilere açılmıştır.

Hacı Bayram-ı Veli donanımlı bir Hakk dostuydu. O, gençlik yıllarında çok iyi bir medrese eğitimi almış; bu dönemde tefsir, fıkıh, hadis, matematik, felsefe, edebiyat, Arapça ve Farsça gibi çeşitli dersler okumuştur. Hacı Bayram-ı Veli talebelik hayatından sonra doğup büyüdüğü Ankara’daki Kara Medrese’de, bugünkü karşılığı profesörlük olan, müderrislik vazifesinde bulunmuştur. Burada görev yaptığı sürede talebelerinin zihinlerini inşa etmiştir.

Ankara’nın kutbu Hacı Bayram-ı Veli, tasavvuf terbiyesi almıştır. O, zamanın meşhur din ve tasavvuf âlimlerinden biri olan Şeyh Ebû Hamîdüddîn Aksarayî (Somucu Baba) tarafından Kayseri’ye çağrılır. Hacı Bayram-ı Veli’nin, bir halveti şeyhi olan Ebû Hamîdüddîn ile karşılaşması Kurban Bayramı günü olduğu için şeyh kendisine “Bayram” adını verir. O vakitten sonra da “Numan” ismi yerine “Bayram” ismini kullanır. Böylece kendisini tasavvuf ilmine vererek Somuncu Baba’nın talebesi olur. Şeyhiyle birlikte Bursa’ya gider. Orada Çelebi Sultan Mehmet (Yeşil Medrese) Medresesi’nde müderrislik yapar. 1400 yılında şeyhi ile Bursa’dan ayrılan Hacı Bayram-ı Veli; üç yıl süren Şam, Mekke ve Medine’yi kapsayan hac yolculuğuna çıkar. Geri döndüklerinde Hamîdüddîn Hazretleri manevî emanetini Hacı Bayram-ı Veli ‘ye bırakır; 1412 tarihinde de Aksaray’da vefat eder.

 

Hacı Bayram-ı Veli’nin Ankara’ya manevî bir elbise giydirdiği bir hakikattir

Allah’a kulluğu ve manevî terbiyeyi her şeyin önünde tutan Hacı Bayram-ı Veli, Ankara’ya döndüğünde Bayramîlik tarikatının şeyhi olarak vazife yapar. 1415 senesinde bugünkü Ulus Meydanı’nda yüksekçe bir tepe olan eski Hıristiyan Augustus (Ogüst) mabedine bitişik yerde, Bayramîlik tarikatı tekkesini inşa ettirir. Bu tekkenin ilk imamı Hacı Bayram-ı Veli’nin sadık talebesi ve müstakbel damadı Eşrefoğlu Rûmî’dir.

Anadolu’nun derin uykularda yüzen ruhunu kıyama kaldıran Hacı Bayram-ı Veli’nin Ankara’ya manevî bir elbise giydirdiği bir hakikattir. Ankara onunla yeni bir kimlik ve kişilik kazanmıştır. Bu yüzden onun bu şehirdeki sevenleri her geçen gün çığ gibi artar. Birçok insan geçer rahle-i tedrisatından. Hakk ve hakikat dostu Hacı Bayram-ı Veli, İstanbul’un fethine giden yolları açan Akşemseddin’in de hocasıdır. Daha sonra Fatih Sultan Mehmet’in hocası olacak olan Akşemseddin de Ankara’ya gelerek Hacı Bayram-ı Veli’nin talebesi olur. Bayramîlik tarikatının iyice yaygınlaştığı o yıllarda (1421) Sultan II. Murad Han, Osmanlı’nın payitahtı Edirne’de tahta geçer. Bayramîliğin dikkat çekici düzeyde yaygınlaşması ve bir kısım kıskançlık menşeli ve kasıtlı şikâyetler üzerine II. Murad, Hacı Bayram-ı Veli’yi Edirne’ye huzuruna çağırır. O da talebesi Akşemseddin’le Edirne’ye gider. Padişah II. Murad Han, Hacı Bayram-ı Veli’den etkilenir. Şikâyetlerin asılsız ve kasıtlı olduğu kanaatine varır.

İnsanların malına mülküne değil, gönüllerine talip olan bu hak ve hakikat dostu iki ay Edirne’de kalır, Edirne Eski Camii’nde halka vaaz eder. 1426’da tekrar Edirne’ye gider. Bugünkü tarihî Uzunköprü’nün temeli dualarla atılır. 1429 yılında Edirne’ye son yolculuğunu gerçekleştirir. Gelecekte “Fatih” olacak olan II. Mehmed’i orada görür. O; İstanbul’un, oğlu II. Mehmed tarafından fethedileceği müjdesini II. Murad’a verir. 1430 yılında Ankara’da vefat eder. Yerine halife olarak Akşemseddin’i ve Bıçakçı Ömer’i bırakır.

Bu haber toplam 321 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim