• İstanbul 17 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 16 °C
  • Konya 13 °C
  • Sakarya 16 °C
  • Şanlıurfa 20 °C
  • Trabzon 15 °C
  • Gaziantep 20 °C
  • Bolu 14 °C
  • Bursa 16 °C

M. Seyfettin Erol'dan: Ankara-Washington hattında “Diyet Krizi” mi?

M. Seyfettin Erol'dan: Ankara-Washington hattında “Diyet Krizi” mi?
Ankara-Washington hattında bir süredir “kara bulutlar” dolaşıyor. Kasım 2007’de sağlanan mutabakat, tezkerenin reddedilişinin 10. yıldönümünde bir kez daha “nazara gelmiş” durumda...

Nitekim, ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin Başbakan Erdoğan ile yapacağı görüşmeye “rötarlı” gitmesi, buna gösterdiği oldukça anlamlı “gerekçe” ve son olarak ABD caddelerinde “dört tekerlekliler” üzerinden Başbakan’a yönelik hakaret boyutundaki “Siyonizm” tepkisi, her ne kadar birer sembolik tavır olarak karşımıza çıksa da, sonuçları itibarıyla “beyzbol sopası” sonrası yap-bozda tamamlayıcı bir yere sahipler.

Bunların dışında, özellikle İsrail, Suriye, Irak, terörle mücadele, Kürt ve Ermeni sorunları ile demokratikleşme noktasında Türkiye’nin iç meselelerine yönelik bir takım müdahaleci çıkışlar, bölgesel politikalarda derinleşen görüş ayrılıkları ve cevap bekleyen sorular da, Ankara-Washington hattındaki soğuk savaşa işaret ediyor. Bu hususta daha önce ulusal bir gazetede yayınlanan röportajda Obama’nın cevap vermediği bazı sorular ile Kerry’nin muallakta bıraktığı konulardaki paralellik, birçoğunuzun dikkatinden kaçmamıştır.

Washington adeta Ankara’ya “küresel yeni yapılanmada alt bölgedeki düzenleyici rolünü”nün sınırlarını ve bu kapsamdaki “taahhüdünü” hatırlatmaya çalışıyor. Dolayısıyla ortada, iki taraflı farklı hesaplar ve yaklaşımlar söz konusu. Daha fazla manevra alanı elde etmeye çalışan Türkiye karşısında “sınırlarını” bil diye direten bir ABD söz konusu.

Burada, ABD’nin tavrı oldukça dikkat çekici; bazı konularda fazlasıyla talepkâr ve yeri geldiğinde sert bir tutum sergilerken, bazı hususlarda derin bir suskunluğu tercih ediyor, renk vermemeye çalışıyor. Oldukça dikkat çekici ve bir o kadar da tehlikeli bir durum!

Bunun öz Türkçesi şu... ABD, Türkiye’de yaşanacak bir takım kırılmalardan, çatışmalardan kendisine daha fazla pay çıkarmaya çalışıyor gibi. Bir diğer ifadeyle, Türkiye’deki iç siyaset bağlamında yaşanan gidişata bağlı olarak, dış politikasında daha fazla kazancı hedeflediği bir durum söz konusu. Bundan dolayı da ikili ilişkilerde potansiyel kriz alanları olarak duran bir çok hususta “sessizliği” tercih ediyor, “no comment” (yorum yok) diyor; çünkü, içerideki yeni hesaplaşmanın sonucunu bekliyor...

Oysa, kendisi açısından gerek iç gerekse dış politikada acele etmesini gerektiren bir konjonktür söz konusu. Bırakın küresel çapta bir imparatorluğu, kendi yakın çevresini hatta refah üzerinde kurulan birliğini bile ayakta tutabilmesi her geçen gün zorlaşıyor. Biriken meseleler, beraberinde çok daha fazla bir maliyeti, itibar kaybını getiriyor ve bunu kaldırabilme ya da devam ettirebilme lüksü de açıkçası pek yok.

Muhtemelen yeni Türkiye süreci de bunu hesap ediyor. Ankara, Büyük İskender’in ve Roma’nın kaybettiği bu coğrafyada ABD’nin de benzer bir akıbet ile karşı karşıya olduğunun farkında. Ve aynı zamanda ABD’nin Türkiyesiz bu coğrafyayı kontrol edemeyeceğinin de...

Gerçekten de, Kuzey Afrika-Ortadoğu hattında “Arap Baharı” adıyla başlayan “dip dalga süreci”, ABD’nin tüm girişimlerine rağmen kontrol edilemiyor. Burada Batı içerisindeki kırılma-çıkar çatışmaları kadar, yükselen Doğu ve bölgedeki “milli uyanış” gerçeği, ABD’yi ciddi anlamda kendi içinde bir sorgulamaya ve yeni arayışlara itmiş durumda. Bunu, Bush-Obama geçiş süreci ve sonrasında yaşanan gelişmelerde rahatlıkla görebiliyoruz.

Bu yeni arayışın bir kez daha Türkiye’yi hedef aldığı görülüyor. ABD, bölgesel politikalarında kendi açısından sorun çıkarmayacak bir “ortak” arayışında. Dolayısıyla Türkiye bir kez daha hedefte ve görünen o ki bazıları açısından “diyet” ödeme vakti...

 

07.03.2013 Milli Gazete

Bu haber toplam 407 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim