• İstanbul 16 °C
  • Ankara 15 °C
  • İzmir 16 °C
  • Konya 14 °C
  • Sakarya 15 °C
  • Şanlıurfa 21 °C
  • Trabzon 17 °C
  • Gaziantep 17 °C
  • Bolu 14 °C
  • Bursa 19 °C

M. Seyfettin Erol'dan: Bayram değil, seyran değil, NATO bizi niçin öptü?

M. Seyfettin Erol'dan: Bayram değil, seyran değil, NATO bizi niçin öptü?
Hatırlayacağınız üzere, bundan önceki yazımızın başlığı "NATO Nereye Koşuyor?" idi ve "Peki, Türkiye tüm bu gelişmelerin neresinde yer almakta ve olayları nasıl değerlendirmektedir? Bir diğer ifadeyle Zirve öncesi yaşanan gelişmeler ve alınacak kararlar,

Dolayısıyla Türkiye, bu eksenin operasyonel gücü olarak bundan sonraki süreçte "sahada" (tahmin edin bakalım, acaba bu saha neresidir, eminim top sahası değil) daha etkin roller üstlenmeye doğru gideceğe benziyor.

Bir diğer ifadeyle, Türk dış politikasında silahlı kuvvetlerin alanda daha sık boy göstereceği daha agresif bir süreç söz konusu. (Nitekim, Obama'nın "Füze Kalkanı" kararını da burada hemen hatırlatmakta fayda var. Söz konusu kararda Kalkan'ın "operasyonel" bazda NATO'ya devredilmesi söz konusu...)

Bunu ben söylemiyorum; NATO söylüyor. Dolayısıyla varsa bir eleştiriniz ve tepkiniz, o adrese yapın!

Şimdi, tam da bu noktada sizlere soruyorum; Zirve'de "terfi ettirilmemiz", "şövalyelikler" sonrası "yıldızlar" ile "taltif" edilmemiz bu anlama gelmiyor da acaba hangi anlama geliyor?

Basına bakarsanız, yine biz kazandık. Örneğin bu haberin geçtiği bir gazetenin spotuna baktığımızda şu ifadeleri görüyoruz: "Chicago'daki NATO Zirvesi'nde Türkiye'ye 10 general yıldızı verildi. Böylece Türk generaller NATO birimlerinde daha çok rol oynayacak ve Ankara'nın İttifak'taki etkinliği artacak."

Sovyetlerin ensemizde olduğu bir dönemde bizi NATO'ya almakta direnen ve Kore'deki şehitlerimiz ile bize üyelik bedeli biçen (giriş vizesi veren), Kıbrıs meselesinde Johnson Mektubu ile "Kıbrıs'a bir çıkartma yaptığınızda bir Sovyet taarruzu olursa, NATO yerine hava alırsınız" diyen, PKK karşısında "5. Madde, help (yardım) ey İttifak" dediğimizde üç maymunları oynayan (ve daha onlarcası...) bu örgütte mi Ankara'nın etkinliği artacak? Niçin artsın, neden arttırsınlar? Hangi dağda kurt öldü?

Ya da "Bayram değil, seyran değil, NATO bizi niçin öptü?"

Bence meselenin bam teli de burada yatıyor... O yüzden bu sorular üzerinde tarihsel "tecrübelerimiz" ve içinde bulunduğumuz "konjonktür" çerçevesinde iyice kafa patlatmamız ve "Aslında nerenin nerede etkinliği artmıştır?" sorusuna samimi olarak bir cevap aramamız gerekiyor.

Her ne kadar, "Tecahül-i arif"in zirve yaptığı, "deve kuşu-kum" benzetmesi ile Ömer Seyfettin'in "Diyet" hikayesinin revaçta olduğu böylesi bir dönemde "düşünebilmek" ve bunu "zikredebilmek" kolay olmasa da...

Fakat biz yine de söyleyelim. Bu son gelişmelerle birlikte Türkiye'nin NATO içindeki direnci büyük ölçüde kırılmıştır. Nitekim, Şikago Zirvesi, daha önceki bir kaç zirvenin tam tersine (en azından basına yansıdığı kadarıyla), Türkiye-NATO ilişkilerinde neredeyse en ufak bir sorunun, krizin yaşanmaması bir zirve olarak şimdiden tarihe geçmiştir.

Burada ya çok başarılı bir ön hazırlık dönemi söz konusudur ya da çok derin bir arka plan çalışması...

Bunu bir sonraki yazımızda daha net bir şekilde göreceğiz...

24.05.2012 Milli Gazete
Bu haber toplam 458 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim