İsrail açısından AB ile ilişkilerine Yunanistan üzerinden bir derinlik ve yeni bir ivme kazandırmayı hedefleyen bu gelişmeler (nitekim Yunan tarafı İsrail’e AB pazarına girişte ve AB-İsrail ilişkilerinin gelişmesinde yardımcı olmaya hazır olduklarını burada da bir kez daha dile getirdi); diğer taraftan, Türkiye-AB süreci açısından da yeni bir sıkıntı anlamına geliyor.
Sürece Kıbrıs sorunun da dahil edilmesiyle birlikte Doğu Akdeniz ve Türk-Batı ilişkilerinde yeni krizler kaçınılmaz görünüyor. Dolayısıyla, son anlaşmalara daha yakından bakmakta fayda var.
Bu 10 yeni anlaşma içerisinde en önemlisi stratejik güvenlik anlaşmaları olarak kendisini gösteriyor. Nitekim anlaşmaların imzası daha kurumadan iki ülke silahlı kuvvetlerinin Girit bölgesinde 15-16 Ekim’de ortak bir eğitim tatbikatı düzenleyecekleri bildirilmiş durumda.
2013 Askeri İşbirliği çerçevesinde gerçekleşecek olan hava tatbikatı, hiç kuşkusuz bir ilk değil. İsrail üç yıldır Yunanistan’ın hava ve deniz sahasını kullanıyor ve bu tatbikatlardan ilki de yine o tarihlerde, 25 Mayıs’ta ‘’Minoas 2010’’ adıyla gerçekleştirildi. Söz konusu tatbikatlarda İsrail’in İran’ı vurma taktiklerini denediği de yine basında yer alan iddialar arasında.
İsrail-Yunanistan arasındaki ilişkilerde ilkler bunlarla sınırlı değil. Örneğin, geçtiğimiz Eylül ayında General Kostarakos İsrail’i ziyaret eden ilk Yunan Genelkurmay Başkanı oldu. Aynı şekilde, Yunanistan’ın İsrail’den gelişmiş silah sistemleri satın alma girişimleri de bir süredir gündemde. Şubat 2011’de Yunan Elefteros Tipos gazetesinde çıkan bir haberde Yunanistan’ın İsrail’den içinde F-16 ve F-4 savaş uçakları için geliştirilmiş olan SPICE-1000 ve SPICE-2000 tipi bomba güdüm sistemleri ya da kitlerinden oluşan 100 milyon Euro değerinde silah sistemi alacağı yer almaktaydı.
Dolayısıyla, Yunanistan-İsrail ilişkilerinin belkemiğini askeri ilişkiler ve bunun ekseninde geliştirilen diğer güvenlik mevzuları oluşturuyor ki bunun başında da “enerji güvenliği” geliyor. Bu çerçevede, 8 Ağustos 2013’te Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail enerji bakanlarının imzaladığı anlaşma oldukça önemli.
Söz konusu üç ülke arasında “enerji tedariki güvenliğini, sürdürülebilir kalkınmayı ve bölgesel işbirliğini”nin güçlendirmesini esas alan mutabakat, Doğu Akdeniz’de üretilen elektriğin Avrupa Birliği enerji pazarına sunulmasını amaçlayan “EuroAsia Interconnector” projesinin önemine vurgu yapması itibarıyla dikkat çekici. Nitekim Rum Bakan Lakkotrypis, elektrik ve doğal gaz projelerinin Avrupa Komisyonu tarafından ön onay aldığını hatırlatıyor.
Dolayısıyla, “İsrail-Yunanistan-GKRY” üçlüsü arasında hızlı bir seyir takip eden ilişkilerin, bölge dengeleri ve konjonktürü açısından yeni bir aşamaya girdiği ve Türkiye’nin buna yönelik tedbir almadığı takdirde; sürecin “Türkiye-Batı”, “Türkiye-Ortadoğu” ilişkilerinde yeni krizlere yol açabileceği, daha da önemlisi Türk-Yunan sorunlarında dengeyi ve Türkiye’nin enerji bazlı politikasını olumsuz şekilde etkileyebileceği göz ardı edilmemelidir.
14.10.2013 Milli Gazete































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.