Dolayısıyla, AET’ye tam üyelik yönünde, örgütle ilişkilerin gidişatı konusunda Hoca’nın çekinceleri vardı. AET ile ilişkilerin, hem anayasadaki “milli hakimiyet” ilkesiyle çeliştiği hem de “milli sanayimizi” yok edecek nitelikte olduğunu düşünüyordu. Nitekim, MSP’nin 1973 seçim bildirgesinde; “Yeryüzünde mevcut yegâne Türk devletinin böyle bir birlik içinde zamanla kaybolup gitmesine karar vermeye kimsenin hakkı olmadığı” mesajı verilmekteydi.
AET ve BM’ye sıcak bakmayan Erbakan Hoca, buna karşılık milli gücün arttırılmasının önemine dikkatleri çekmekte ve dünya çapında bir askeri güce erişmek hedefini ortaya koymaktaydı. Bundan dolayı da “Batı” ve “Batıcılık” Erbakan Hoca’nın dış politika söyleminde en çok atıf yapılan ve eleştirilen konular olmuştur.
Hiç kuşkusuz Erbakan Hoca’nın ulaşmak istediği hedef, her şahsiyetli insan ve lider gibi, kendi köklerine geri dönmüş ve kendi kendine yetebilen bir Türkiye’dir. Bu hedefin dış politika ayağını da, dolayısıyla “Batı ile hesaplaşma” ve “İslam ülkelerine yönelme” oluşturmuştur. Rahmetli Hoca’nın iç-dış politika anlayışı ve uygulamalarında “Adil Bir Düzen”in yerleşmesi, barış ve bereketin gerçekleşmesi için İslam devletleriyle alternatif birlik, “âdil düzen medeniyeti” arayışı hep bundan dolayı ön plandadır.
Nitekim Erbakan Hoca da bu hususu şu şekilde dile getirmektedir: “...bizim milletimiz gibi şerefli bir milletin dış politikasında temel esas, yeryüzündeki 6 milyar insanın hepsinin saadete kavuşmasıdır. Bizim inancımıza göre, herkesin iyiliğini istemek bir vazifedir. İnsanların hayırlısı, başkasına faydası dokunandır. Onun için, bizim milletimizin dış politikadaki temel prensibi, 6 milyar insanın hepsinin saadetine hizmet etmektir. Konuşmalarımızın ve politikamıza ait esasları arz ederken ortaya koyacağımız fikirleri, hep bu ana hareket noktasından yürüyerek belirtmeye çalışacağımızı peşinen bildiriyorum.”
“Şahsiyetli dış politika” anlayışının mimarlarından biri olarak da kabul edilen merhum Erbakan Hoca’ın en dikkat çekici özelliklerinden biri de, söylem ve görüşlerindeki tutarlılık, kararlılık ve sürekliliktir. Bu özelliklerinin eylemde de kendini göstermesi, Erbakan Hocayı “sözde değil, özde bir lider” yapmıştır.
Bu özelliği ona dostları arasında saygı ve güven sağlarken; karşı cenahta temkinlilik, dikkat, tepki ve hasmane bir takım tutum ve davranışlara yol açmıştır. En azından şakası olmayan bir lider olduğu görülmüş ve onun nezdinde Türkiye’ye karşı daha dikkatli bir tavır izlenmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır, aynen Kıbrıs Barış Harekatı sürecinde olduğu üzere...
Öyle ki, Kıbrıs Barış Harekatı öncesi Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı pilotların bulunduğu bir birliği teftiş ederken yaptığı şu çıkış halen hafızalardadır: “Aranızda Japon pilotların yaptığı gibi uçağını kamikaze ile bu gemilerin bacasından sokacak askerler bir adım öne çıksın.” Bu adım, hem içeride bu Barış Harekatı’nı engellemeye yönelik olanlara hem de Amerikan 6. Filosu’na yöneliktir...
Bir sonraki yazımızda bu hususu ve Erbakan Hoca’nın dış politikasını irdelemeye devam edeceğiz...
25.02.2013 Milli Gazete































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.