Devletin kendini korumak amacıyla kuralsızlığı metot olarak benimsemesi nihai noktada onu çatışan bir taraf statüsüne aldı. Dolayısıyla devletin halkın desteğini sağlayabilmek için dayanacağı en sağlam dayanak, yani onun halkın gözünde meşru tek silahlı güç olması özelliği ortadan kalktı. Zaten gerilla savaşının temel amacı da hiçbir zaman devletin silahlı güçlerinin imhası olmadı; böyle bir güce ulaşması da mümkün değildi. Amaç devlet güçlerinin karşı şiddetini kışkırtarak, onu halkın gözünde meşru kılan hukuka bağlılık ilkesinin gözardı edilmesiydi. Türkiye özellikle 1990’lı yıllarda bu tuzağa şaşılacak kadar kolayca düştü. Devlet karşısındaki silahlı direnişi bastırdığını düşündüğü ve kendisini en güçlü hissettiği anda bile aslında siyasal amaçlara ulaşma anlamında çok zayıf bir duruma düşmüştü. Uzun vadede bu mücadelenin kaderini belirleyecek halk desteği büyük ölçüde erozyona uğramıştı.
Söylemek istediğim devletin kendi bekasıyla ilgili gördüğü konularda hukuk devleti ilkelerini dikkate alması sadece ahlaki bir kaygıdan kaynaklanmamalıdır. Bu kurallar bizzat devletin varlığına meşruiyet sağladığı için önemlidir ve uygulanan politikaların başarısı açısından da belirleyicidir. Sorunların alevlendiği bu gündemde bunu hatırlamakta yarar var.
31.12.2011 Star































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.