Bu durumdan bir komplo teorisi üretebiliriz. Çin’deki derin akıl bu sömürüye bilerek göz yummakta ve katlandığı fedakarlığı bir savaşın maliyeti saymaktadır. Eğer kapitalist dünya ile sıcak bir savaşa girseydi hem daha fazla bedel ödeyecek hem de sonuç bu kadar lehine olmayabilecekti. Şimdi kapitalist dünyanın ekonomisi finans kesimi tarafından yönetilmekte ve bunun nihai kontrolü de Çin’in elinde bulunmaktadır.
Finansı yönetenler durumdan memnundur. Çünkü bir para çeşmesinden akan paralar onun havuzunu doldurmakta, o da bunları kullanarak hem ekonomiyi hem de bundan güç alarak siyaseti yönlendirmektedir. Bir ülkenin yönetiminde rol almak onların iznine bağlıdır. Çünkü onların yönlendirdiği kişiler siyasette başarılı olmak için gerekli kaynağı bulabilmektedir ve zaten medya onlar tarafından kontrol edilmektedir. En anlamsız düşünceler bile kitleler tarafından benimsenmekte ve asıl önemlisi medya dedikodu ve magazin haberleri üretmektedir.
SSCB’nin niçin dağıldığını, dünyadaki dengelerin yenisi kurulmadan sona ermesini, soğuk savaşın bitişinin sebepleri, aranırsa bu süreç daha iyi anlaşılır.
ABD, SSCB’den sonra, sıranın kendisine geleceğini anladı ve ortak bir strateji geliştirdiler. İlk işleri finans kesiminin siyasi etkinliğini daha sonra da ekonomi üzerindeki etkinliğini sona erdirmek olarak belirlendi. Yaşadığımız kriz bu sürecin bir aşamasıdır. ABD Baharı olarak adlandırılan eylemlerin Wall Street’te yoğunlaşması ve finans kesimini hedef alması bir rastlantı sayılamaz. Önümüzdeki günlerde finans kesiminde görülecek çözülmeyi halkın olumlu karşılaması için zemin hazırlanmaktadır.
Türkiye başlangıçta ekonomi stratejisini finans kesimiyle uyumlu olarak belirledi. Çünkü egemen olan görüş buydu. Kapitalist düşünce değişmekte ve hiç kimsenin karışmadığı bir ekonomik düzenin yerini devletlerin belirlediği politikalar almaktadır. Biz de buna uyacağız.
08.10.2011 Star































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.