• İstanbul 24 °C
  • Ankara 19 °C
  • İzmir 24 °C
  • Konya 20 °C
  • Sakarya 20 °C
  • Şanlıurfa 24 °C
  • Trabzon 23 °C
  • Gaziantep 22 °C
  • Bolu 16 °C
  • Bursa 23 °C

MECRUH BİR KALP: İSMAİL GÖKTÜRK

MECRUH BİR KALP: İSMAİL GÖKTÜRK
Emre BİRSEN

İşbu yazıda üniversitedeki talebeleri tarafından bir akademisyen, fikri muhiti tarafından şair, yazar olarak bilinen bir kişi ve tefekkür hayatımıza kazandırdığı iki kitabından bahsedeceğim:

İsmail Göktürk. Kendi veçhemden onu tanımlarken ilk aklıma gelen şey tefessüh etmiş bir medeniyetin ihyası için çırpınan mecruh bir kalp olduğudur. Asırlardan beri tevarüs eden medeniyet geleneklerini ehli beyt muhabbetiyle sadrında imtizaç eden ve bunu melamet neşvesiyle derdi olanlara aktaran bir ravi. Tefessüh etmiş tel tel dökülen medeniyet değerlerinin ihyasını hayatının merkezine almış ve bu değerlerin ihyasını kendine vazife olarak görmüş akla azade gönle amade bir derviş. Biz gibi biçarelerin de hayatına dokunan bir fikir emekçisi. Guraba ve fukaranın emmisi. Hulasa bir medeniyet havarisi…

Mevzua gelelim bizim tabirimizle “dükkân”, bilinen ismiyle Türkiye Yazarlar Birliği'ne devam edegelen muhibbanın tefekkür, hissiyat coğrafyasını mayalayan İsmail Hoca yakınlarda iki kitap neşretti. Bunlardan biri Erguvan Yayınevinden çıkan Erenler Dertliyiz Derman İsteriz namıyla neşredilen deneme yazılarından müteşekkil sadra şifa bir kitap. Mezkur kitap; Ali Hocam (Yurtgezen), Muzaffer Hocam (Gözükara) ve merhum Ahmet Ağabeyle (Doğan İlbey) beraber nice kıymettar zevatın inşa ettiği fikir dükkanının mühendisi olan hocanın tarihe, şiire, musikiye, sanata, edebiyata, insana ve medeniyete kısacası bizi biz yapan değerlere dair yazdığı denemeleri havi. İçinde zelzelede ve ahirinde dünyadan göçünü toplayan aziz dostlarımızın hatırasına ilişkin kalemle değil gönülle yazılmış yazılar da var. Satırlar arasında kaybettiğimiz değerlere, medeniyet hüviyetimize yapılan atıflar dikkat çekici. Kısaca bu kitap, kendince bir medeniyet tasavvuru olanların müşterek hissiyatının yazıya dökülmüş hali… Cemiyet dertleriyle dertlenen çileli gönüllere hitaplarda muhakkak kendinizi bulup muhatap olacaksınız.

Bir deneme kitabı hakkında yazı yazmak hep zor gelmiştir zira muhtelif makaleleri ve farklı mevzular üzerine yazılan yazıları mütalaa oldukça meşakkatli bir iştir ki fakir de zaten münekkit değil. O haseple kritik yapmayıp salık vermeyi tercih ediyoruz.

Diğer kitap Erguvan Yayınevi'nden çıkan Soluk Soluğa namıyla 74 sahifeden ve 46 şiirden müteşekkil olan bir şiir kitabı… Ali Hocamın takdim yazısıyla başlaması hasebiyle bizim için ayrı bir yeri var. Bu bizim için mücerret bir kıstas. Neticeten bir bilge bir şiir kitabına takdim yazmış ki bize göre kitap hakkında başka bir kelama lüzum yok. Hoş, şiir neye göre, hangi ahvale göre mütalaa edilir? Biz bu suale okuyanın ahvali, hissiyatı ve müktesebatıyla mütalaa olacağı şeklinde cevap veriyoruz. Ali Hocam takdim yazısında şairi hudayinabit olarak tavsif ediyor yani kendi kendine büyüyüp gelişen. İşte emmim (İsmail Göktürk) böyle bir adam. Yalnız bir yolcu, garip bir seyyah, kendi kendine erenlerin gölgesinde terakkiye gayret eden bir münzevi. Talip olursa yol azığını paylaşan emmim, hiçbir zaman kendini şair olarak görmez lakin biz biliriz ki gönlüne bir şiiri inşa edecek şekilde hazır halde kelimeler gelir, o sadece kaleme alır. Onun okuma fiili, öğrenmekten ziyade yazmak içindir. Okudukları pak zihninde imtizaç olup kıvam bulur ve istifade edilecek hale gelir. Mektepteki hocalık vazifesinin haricinde nisyana duçar kadim geleneklerimizi ilgilendiren her konuya dair okur ve onları sadrında sindirir. Hasbelkader yolunuz kesişirse kadim geleneği size bir tebliğci gibi aktarır. Tütün ve çay refakatinde asırlar içinde başka alemlere götürür. Bir bakarsınız kendinizi Semerkand’ta, Buhara’da, Bosna’da, İstanbul’da, İsfahan’da, Endülüs’te bulursunuz. Vecd ile rivayet ettiği malumat kulağınızdan ruhunuza doğru hareket ederken hülyalara dalarsınız. Pek tabii bu hülyadan hayatın içine karışıp bu evvelkilerin masalları haline gelmiş insanlık değerlerinin cemiyetimizde pek karşılık bulmadığını idrak eder ve bu hülyadan derhal uyanırsınız. Oysa asırlardan beri süzüle süzüle gelmiş medeniyet gelenekleri bizim cemiyetimizde bir hayat tarzı, bir yaşam ahlakı tesis etmiştir. Bazen musikiyle bazen mimariyle bazen sanatla vücud bulmuştur. Lakin şimdilerde mevcudiyeti bile kalmadı medeniyet değerlerinin… Keçeçizade İzzet Molla’nın dediği gibi “Bir mevsim-i baharına geldik ki âlemin, bülbül hâmuş, havz tehî, gülistan harâb.”

Kalabalıklar arasına karışsa da aslında yalnız olan şehir münzevilerine de bir müjde verelim. Emmim Ayasofya ve Fetih mevzuunda hazırladığı bir kitabı da neşredecek. Konu ile ilgili daha önceki kitaplarda yer bulmayan malumatı ihtiva eden bu eser medeniyet geleneğimiz dahilinde Ayasofya ve İstanbul’un fethine farklı bir nazarla bakmamızı sağlayacak.

Bu haber toplam 375 defa okunmuştur
  • Yorumlar 1
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
  • Hayrettin Durmuş: Buhranlarımızın Kaynağı10 Eylül 2024 Salı 11:35
  • Sulhi Ceylan: Arkadaş10 Eylül 2024 Salı 11:33
  • Fatma Güneyin: Gazze’ye Mektup10 Eylül 2024 Salı 11:31
  • Musa Kazım Arıcan: Filozofça bir hayat: D. Mehmet Doğan09 Eylül 2024 Pazartesi 15:52
  • Muhit İsmail Heniyye ve D. Mehmet Doğan Dosyasıyla Raflarda09 Eylül 2024 Pazartesi 13:06
  • Erdal Çakır: Sevmek07 Eylül 2024 Cumartesi 13:53
  • Müslüm Yıldırım: Yaz Mevsimi06 Eylül 2024 Cuma 13:30
  • Nurettin Topçu'nun 'Ahlak' kitabından 50 alıntı05 Eylül 2024 Perşembe 11:27
  • Farabi'nin kaleminden Erdemli Şehir03 Eylül 2024 Salı 11:22
  • Bilinmeyen yönleriyle Fuat Sezgin29 Ağustos 2024 Perşembe 15:54
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim