• İstanbul 15 °C
  • Ankara 12 °C
  • İzmir 17 °C
  • Konya 8 °C
  • Sakarya 13 °C
  • Şanlıurfa 16 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 13 °C
  • Bolu 9 °C
  • Bursa 14 °C

Mehmet Alkış'tan: Rojava Benim Topraklarım 3

Mehmet Alkış'tan: Rojava Benim Topraklarım 3
MISIR İÇİN NOT: “Gerçek şu ki, Biz, cehennem için, kalpleri olup da gerçeği kavrayamayan, gözleri olup da göremeyen, kulakları olup da işitmeyen görünmez varlıklardan ve insanlardan çok canlar ayırmışızdır.

Öyle ki; yaratılıştan gelen farklılıkları nedeniyle neredeyse bütün toplumlar birbiriyle düşman olmuş ve yıkıcı savaşlara girişmişlerdir. Bu ideolojinin merkezi olan Avrupa toplumları da uzun yıllar süren birçok kanlı savaş yaşamışlardır.  Ancak, Dünyanın diğer bölgelerindeki insanların kanı ve kaynakları üzerine sağladıkları refah ile nispeten azalmış görünen çatışmalar her an yeniden patlama potansiyeli taşıyor. Aslında yer yer devam eden İrlanda, İspanya vb bölgeler de yok değil.

İnsan nüfusunun yüzde seksenini karşılayan Avrupa dışındaki Asya, Afrika, Ortadoğu ve Güney Amerika’daki bütün toplumlar, sömürgeci Batılıların tahrik ve planlamaları ile birbirlerini yiyip bitiriyorlar. Ne yazık ki, istisna edilebilecek bir örnek bulmanın neredeyse imkânsız olduğu bir dünyada yaşıyoruz.

Müslümanların insanî vasıfları ve inançlarından kaynaklanan büyük güç ve imkânlara sahip oldukları, ama bunu kullanamadıklarından İslam Dünyası en büyük tahribatlara sahne oluyor. Batı’nın özellikle bu alanı seçtiği kimsenin meçhulü değildir. Batının bilinçaltında yatan tarihsel intikam duygusu; Seküler sistemi alt edebilecek yegâne düşünsel altyapıya sahip olması; zengin yer altı, yerüstü ve beşeri kaynakları; stratejik merkezi konumu gibi başlıca nedenlerin öne çıktığı ifade edilebilir.

İki yüz yılı aşkın bir süredir, bıkmadan usanmadan, İslam Dünyasının planlı bir biçimde operasyonlara tabi tutulmasının, büyük ölçüde bu ve benzeri gerekçelere dayandığı son derece açıktır.

Güncel örneklerini Suriye ve Mısır’da gördüğümüz operasyonları artan bir ivme ile yerli işbirlikçiler ve bölgenin kalbine yerleştirdikleri İsrail üzerinden sürdürüyorlar.

Bu anlamda en önemli ve kapsamlı operasyonu Yirminci Yüzyılın başlarında İslam Dünyasını, kendilerine bağlı parçalara ayırarak hayata geçirdiler. Bu amaçla; diğer Batılı Devletlerin onayını da alan İngiltere’nin çizdiği sınırlara göre Milliyetçi/Irkçı esaslara dayalı ulus devlet formunda, kolay lokma kabilinden elli devlet kurdurdular.

Ulusçuluğunyanında, Din’in hayattan uzaklaştırılmasını da temel alan planlamanın nihai ve kapsamlı tescilini Lozan Anlaşması ile yaptılar. Masanın bir tarafında Batlı Sömürgeciler, karşı tarafında İslam Dünyasını temsil eden Osmanlı’nın mirasçıları yer almış görünüyordu. Gerçekte ise, masanın etrafında oturanların tümü aynı tarafı temsil ediyordu.

İslam Dünyası’nın kurumsal temsilcisi konumundaki Osmanlı Devleti adına masaya oturanlar, reddi miras edenlerden oluşuyordu. Daha 1920’de Fransızlarla imzaladıkları Ankara İtilafnamesi ile Batı egemenliğinin emrine girmeye hazır olduklarının işaretini vermişlerdi. Usulsüz ve temelsiz bir şekilde bu anlaşmayı kabul ederek neye talip olduklarını ve amaçlarını ortaya koymuşlardı.

İslam Dünyasının temsilcisi konumundaki Osmanlı Halifesi ve Meclisi Mebusanı, Türk ve Kürt halkının iradesini ortaya koyan Erzurum ve Sivas Kongreleri, zımnen de olsa İngiltere ve diğer Batılıların kabule razı oldukları Misakı Milli sınırlarını kendileri ayakaltına alarak çiğnemişti.

Bizzat Mustafa Kemal’in Nutuk’ta tanımladığı Suriye sınırlarına, uygulamaları ile nasıl aykırı ve çelişkili davrandıklarını ifadelerinden çıkarabiliriz: “Mütareke akdolunduğu gün ordularımız fiilen bu hatta hakim bulunuyordu. Bu hudud İskenderun Körfezi cenubundan, Antakya’dan, Halep ile Katma İstasyonu arasında Cerablus Köprüsü cenubundan Fırat Nehri’ne mülaki olur. Oradan Deyrizor’a iner, badehu şarka temdid edilerek Musul, Kerkük, Süleymaniye’yi ihtiva eder. Bu hudud ordumuz tarafından silahla müdafaa olunduğu gibi aynı zamanda Türk ve Kürt anasırı ile meskun aksam-ı vatanımızı tahdid eder.”

Bu ifadelere göre, Rojava olarak gündeme giren bölgenin Türkiye sınırları içinde olması gerekirdi.

Türk ve Kürtlerden oluşan Müslüman Ahalinin oluşturduğu Kurucu Toplumsal İrade de bu sınırları korumak için İstiklal Savaşına girmeyi kararlaştırmıştı.

 

                         

Misakı Milliye Göre Rojava(Suriye) sınırımızı gösteren çizgi (Kırmızı)

 

17.08.2013 Milat

Bu haber toplam 1080 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim