Siyasi kamplaşma ve kavgaların askeri darbelerle noktalandığı dönemlerde merkez- sağ kitle partilerinden birinin başbakanı direksiyon başında bir orman yolunda ilerlerken, karşısına bir tavşan çıkmış. Başbakan tavşanı ezmemek için direksiyonu sağa çevirince de, aracı bir ağaca çarpmış.
O anda orman bir ışıkla aydınlanmış ve aslında bir melek olan tavşan, başbakanı hurdaya dönen aracından çıkartmış.
Melek başbakana "Sen beni ezmemek için canını tehlikeye attın, dile benden ne dilersen" demiş.
Başbakan dileğini şöyle anlatmış meleğe:
- Benim ülkem Ortadoğu coğrafyasının sosyo-politik geleneklerinden çok fazla etkileniyor. Demokratik siyaseti de kavga etmek zannediyoruz.
Türkiye'yi Amerika ile Kanada arasında bir yere taşıyabilir misiniz?
Böylece gerçekten Batılılaşırız.
Hangisi daha kolay?
Melek bu isteği duyunca yüzünü buruşturmuş.
- Bu isteğinizi gerçekleştirmek çok zor... Koca bir ülkeyi kıtaların ve okyanusun ötesine taşımam gerekecek.
Başka bir şey isteyin, demiş.
Başbakan "Peki o zaman CHP'yi dünyanın güncel gerçeklerine uyumlu bir parti haline dönüştürebilir misiniz" diyerek bir başka istek seslendirmiş.
Bu ikinci isteği duyan melek şöyle bir düşünmüş ve sonra konuşmuş.
- Bu isteğinizi gerçekleştirmek birinci isteğinizi gerçekleştirmekten daha zor. Türkiye'yi Amerika ile Kanada arasına taşıma olayına eğilelim, bu daha olabilecek bir istek, demiş.
Bu fıkradaki meleğin söyledikleri, yaşanan gerçeklere uymuyor mu?
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da partisinin İstanbul Kongresi'nde "Her şey değişti. Bizler de değişmek zorundayız.
Artık 18'inci, 19'uncu yüzyıl politikalarıyla 21'inci yüzyılı kavramanın mümkün olmadığını biliyoruz" diye konuşmadı mı?
Halide Edip gibi
Ama bu konuşmanın sonunda anneler gününü kutlarken de CHP'li kadınlara "Halide Edip Adıvar gibi mücadele etmeleri" önerisinde bulundu.
Bu öneriyi duyunca İpek Çalışlar'ın "Halide"sini bir daha açtım.
Halide Edip'in Kurtuluş sonrasındaki siyasi mücadelesinin CHP'ye karşı olduğunu, Adnan Adıvar'ın Serbest Fırka serüvenini, Halide Edip'i karalamak için üretilen "Mandacı" damgasının haksızlığını, 1939'a kadar Türkiye dışında yaşadığını ve Halide Edip'in 1950'de Demokrat Parti'den TBMM'ye girdiğini falan yine hatırladım...
Neticede saat dilimimizi değiştirmek, kendimizi değiştirmekten çok daha kolaydır.
15.05.2012 Sabah
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.