• İstanbul 16 °C
  • Ankara 12 °C
  • İzmir 15 °C
  • Konya 10 °C
  • Sakarya 14 °C
  • Şanlıurfa 18 °C
  • Trabzon 15 °C
  • Gaziantep 12 °C
  • Bolu 10 °C
  • Bursa 14 °C

Mehmet Niyazi'den: Demokrasi Müzesi

Mehmet Niyazi'den: Demokrasi Müzesi
Yılın bugünleri gelince 27 Mayıs darbesini hatırlarım; milletimizin sevgilisi olan Menderes'in, idam gömleğiyle sehpaya götürülüşü gözlerimin önünde canlanır, "Silahların gölgesine sığınan efendilerinize ayaklarım titremeden idam sehpasına gittiğimi söyle

mehmetniyaziYılın bugünleri gelince 27 Mayıs darbesini hatırlarım; milletimizin sevgilisi olan Menderes'in, idam gömleğiyle sehpaya götürülüşü gözlerimin önünde canlanır, "Silahların gölgesine sığınan efendilerinize ayaklarım titremeden idam sehpasına gittiğimi söyleyebilir misiniz?" cümlesiyle başlayan sözlerini duyar gibi olurum.

Demokrasi, milletin iradesini ve vicdanını yönetime taşımaktır; darbe ise bunlara tahammül etmemektir.

Bütün milleti karşısına almaktan endişe ettiği için hiçbir ordu sivil bir dayanak bulmadan darbe yapamaz. 27 Mayıs darbesini fişekleyen İnönü idi. O sırada Güney Kore'de huzursuzluk vardı; İnönü, bir konuşmasında mealen; "Türk milleti Güney Kore milletinden daha az şerefli değildir." diyerek, darbeyi tahrik etti. Meclis kürsüsünden "Sizi ben bile kurtaramam." demekle darbecilere moral verdi; oysa İnönü, demokrasinin eşitlik rejimi olduğunu bilecek kültüre sahipti. "Ben bile" derken ayrıcalığına vurgu yapmıyor muydu?

27 Mayıs darbesinin bahanelerinden birisi Menderes'in diktatörlüğe yeltenmesidir. Diktatörlük, her şeyden önce mizaç meselesidir. Nazik bir insan olan Menderes'in diktatörlük düşündüğünü iddia etmek eşyanın tabiatına aykırıdır. Ayrıca bizim gibi ülkelerde diktatörler askerler arasından çıkar; sivilden diktatör görülmemiştir.

Bir başka bahane Menderes'in "Vatan Cephesi"ni kurup milleti ikiye bölmeye kalkışmasıdır. Menderes, Vatan Cephesi'ni durup dururken kurmadı; ona karşı muhalefet cephesi "Güç Birliği" oluşturmuştu; o da Vatan Cephesi'ni teşekkül ettirdi. Sebep olanı değil de, kendini savunanı suçlamak ne kadar vicdani ve hukukidir?

Tahkikat Komisyonu'nun kurulması da darbenin sebepleri arasında sayılmaktadır; bu başka bir bahanedir. Meclisler istedikleri zaman, diledikleri konuda araştırma komisyonu kurarlar; vardıkları sonuçları Genel Kurul'a sunarlar. Niçin o dönemdeki Tahkikat Komisyonu darbe sebebi sayılsın da, diğerleri anayasal bir kurum kabul edilsin?

Diğer bir bahane de İnönü'nün Himmetdede İstasyonu ve İstanbul Topkapı'da öldürüleceği iddiasıdır. Yassıada Mahkemesi'nde CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek, verdiği ifadede; "Paşanın yanındaydım; ne böyle bir şeye şahit oldum ne de sezdim." dedi. Zaten ondan sonra bir daha İnönü ile yıldızları barışmadı; CHP'den ayrılmak zorunda kaldı.

27 Mayıs darbesinin tetikçileri CHP ile basındı. Anamuhalefet partisi, gençleri sokağa döküyor, basın da bilmem kaç gencin öldürüldüğünü, kıyma makinelerinde doğrandığını yazıyordu. Suiistimal iddialarını da dillerinden düşürmüyorlardı. CHP'de bu suiistimal yalanları uyduruluyor, gazeteler de manşetlerine taşıyorlardı. Darbeden sonra ne öldürülen gençlerin cesetleri ne de kimlikleri bulundu. Belki de dünyanın en tarafgir mahkemesi Yassıada'da kuruldu. On yıllık Demokrat Parti icraatı didik didik edildi. Hiçbir suiistimal çıkmadığı gibi, on yıl başbakanlık yapan Menderes'in maaş almadığı anlaşıldı. Maaş çeki tahakkuk ettirilir, Menderes imzalar, Hazine'ye devredilirdi.

Bizdeki darbeler dış desteklidir; dışarıda hazırlanır, basınımız ordunun hassas yönlerini göz önünde bulundurarak tezgâha koyar. 27 Mayıs darbesinin asıl sebebi Bağdat Paktı'dır. Paktın diğer üyeleri Irak ve Pakistan'da da darbe yapıldı. İkinci sebep ise hükümetimizin Kıbrıs'ta hak iddia etmesidir. Lozan Anlaşması'yla Kıbrıs'ı tamamen İngiltere'ye verdik. Dış Türklerden söz etmek tehlikeli bir durum haline getirildi, basınımız her gün durmadan buna vurgu yapardı. Menderes hükümetinin Kıbrıs'a sahip çıkması, dış Türkler tabusunun yıkılmasıydı. Bir başka sebep de Fransa'ya karşı bağımsızlık savaşını sürdüren Cezayir'e silah yardımı yapmamızın emperyalist ülkeleri ürkütmesiydi.

Maalesef balık hafızalı bir toplumuz; çok çabuk unutuyoruz. Yassıada, Demokrasi Müzesi haline getirilirse faydalı olur. Müzenin Yassıada'da unutulmaması için Dolmabahçe'deki irtibat bürosunda bir prototipi kurulup halkın dikkati çekilmelidir. Milletimiz ünlü savcı Egesel'in 1957 seçimlerinde Demokrat Parti'den aday adayı olduğunu, seçilemeyince kin beslediğini bilmelidir. Tabii aynı zamanda Yassıada Mahkeme Başkanı Salim Başol'un, verdiği idam cezalarından dolayı Anayasa Mahkemesi başkanlığına getirilmekle ödüllendirildiğini de unutmamalıdır.

6 Haziran 2011 Zaman

Bu haber toplam 719 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim