• İstanbul 14 °C
  • Ankara 14 °C

Mehmet Raşit Küçükkürtül: Viyana muhasarası ne zaman kalkacak?

Mehmet Raşit Küçükkürtül: Viyana muhasarası ne zaman kalkacak?

1.

nokta-i nazarımızı teksif etmemiz gereken yer şurası: bir inkırâz var ki başlangıcı endülüs, sonra kırım ve tataristan, sonra balkanlar, sonra türkistan’ın kuzeyi ve nihayet balkanları vurmuş bir küfür tahakkümü şeklinde tezahür etmiş. bu inkırâz sürecek mi? mesela pakistan ve bangladeş’in hindistan’dan koparılması ve hindistan’da bugün yaşanan “islâmsızlaştırma” hareketi bu inkırâzın sürmekte olduğunun bir ifadesi şeklinde mi okunmalı? yine doğu türkistan’da çin halk cumhuriyeti eliyle yürütülen islâmsızlaştırma ve soykırımı bu çerçeve içerisinde mi anlamalıyız? yahut dünya sistemi tarafından doğu akdeniz’de israil diye bir terör örgütüne devlet statüsü kazandırma çabalarını, 7 ekim 2023’ten beri gazze’nin israil terör örgütü elemanlarınca katliama ve tahribata maruz bırakılmalarını aynı inkırâzın bir yüzü olarak mı görmeliyiz?

2. 

birinci kısımdaki soruları, inkırâz bağlamı içerisinde düşünmeyenlerimiz çoktur. bizim içimizdekilerin ekseriyeti inkırâz bağlamına yanaşmaz. onları buna yaklaştırmayan hâlen viyana muhasarasından zihinlerinin dönemeyişidir. zihinleri yerine gururları mı desem, öylesi daha mı uygun olurdu acaba? zihinlerini viyana dolaylarında gezindirmek gururlarını okşuyor hâlâ, diyelim. ama bu gururun aslını faslını nerede bulacağımız konusunda tereddüde düşüyorum. acaba taşralı, köylü gururunu alıp ona yapay bir “imparatorluk gururu” mu zerk etti bir kısım tarihçiler ve siyasetçiler? acaba bu gururun aslı, sömürgeci dipçiği görmemiş ve osmanlı’yı istanbul’da rahat oturtmamış anadolu’daki mağrur kara budun’un yarı göçebe ruhundan mı geliyor? nerede bulursak bulalım, gerçek belli: o gururun otantik bir gurur olduğunu kimse iddia edemez. istanbul’da ömer tuğrul inançer gibi yaşayan çok az kişide varsa vardır[1]. yoksa osmanlı’dan bize kalan istanbul’da oturanların çoğu gururu bırakmış, epeyce bir kısmı zaten tanzimat’tan beri de aşağılık duygusuna geçmişti. firenkler karşısında mahviyetkâr, süklüm püklüm duruma düşmüş o seküler tosunların aslında “osmanlı artığı” istanbullular, izmirliler, bir kısım balkan muhacirler olduğunu biliyoruz.

3.

aslında viyana muhasarasının bir türlü bitmeyişinde viyanalıların da payı var. hatta rubina möhring herold’un “türk viyana” isimli bir kitabı bile var. herold’un kitabı, 1964’ten sonra avrupa’ya giden türk işçilerini de işin içine katarak viyana kuşatması’nın tarihini ve şehirdeki bugüne kalmış izlerini ele alıyor. möhring viyana’daki türk işçilerini şöyle tasvir ediyor: “cumartesi günleri alışveriş günleri. kantinlerde yemek yemezler, domuz eti yemezler, yalnızca viyana’nın şimdi her yerde bulunan türk marketlerinden alışveriş yapıyorlar. bir zamanlar sultan süleyman’ın yeniçerileri ile karargâhını kurduğu naschmarkt denilen pazar yerinden sebze ve meyve alırlar.”[2] dünya sistemi’nin ve kapitalizm’in hayat suyunu beslemek için artık 1960’larda, 70’lerde olduğu gibi işçi statüsünde, anlaşmalı, planlı bir “muhacir” alımı uygulanmıyor. daha ucuza gelen yöntemler var. “prekarya” kavramından faydalanarak yeni durumu anlayabiliriz. eskiden sosyal statüsüyle, sigortasıyla, kalıplaşmış bir işçi, proletarya vardı. 

Devamı: https://edebifikir.com/fikir/viyana-muhasarasi-ne-zaman-kalkacak.html

Bu haber toplam 270 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim