Buna bağlı olarak, cahiliye döneminin kötü inançlarını ve değerlerini siliyor, Allah’tan gelen yeni manalarla kalplerini dolduruyorlardı. Bu insanların ortamını değiştiren şey, vahiyle günlük buluşmalarıdır.
Bir başka ifadeyle; “Nefisler, Allah’tan inen vahiyle reaksiyona girmiş ve kişi önceki haline hiç benzemeyen yeni bir insan oluvermişti; değerleriyle, duygularıyla, sevinmesiyle, üzülmesiyle, kızmasıyla, rızasıyla, sevgisiyle, gazabıyla, ümidiyle ve elemiyle yepyeni bir insan.”1
Kur’an terbiyesi
Onların yepyeni bir insan ve medeniyet modeli oluşturmalarındaki temel etken Resulullah’ın gözetiminde Kur’an terbiyesinden geçmeleridir. Çünkü onlar, Kur’an’ın inişinde olduğu gibi, “Peygamberden on ayeti alıp öğrendiklerinde, o ayetlerdeki ilim ve ameli bellemeden başka bir on ayete geçmezlerdi. Diyorlardı ki: Biz Kur’an’ı, ilim ve amelle birlikte öğrendik.”2
Onların okuma ve öğrenmelerindeki ana gaye, Allah’ın rızasını kazanmaktı. Yanlış bir alanda bilgi pazarlamak ve hatalı bilgiye bağlı bir çatışma kültürü oluşturmak onlarda yoktu. Bu durumu İbni Abbas şöyle ifade ediyor: “Allah’ın kitabının bir kısmını bir kısmıyla çatıştırmayın. (Ön kabullerinizi ayetlerle destekleyerek bir çatışma ortamı oluşturmayın.) Çünkü böyle yapmanız kalplerinizde şüphe meydana getirir.”3
Hem sübjektif yaklaşıma hem de onu yaşamamaya reddiye kabilinden Ebû Musa El Eş’arî şöyle söylemektedir: “Kur’an-ı Kerim, yaklaşımınıza bağlı olarak size sevap kazandırdığı gibi bazınız için de yüktür. Kur’an’a tabi olunuz, Kur’an size tabi olmasın.
Devamı: https://irfandunyamiz.com/onlarin-kurani-yasama-gayreti-dr-mehmet-surmeli/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.