Medet, felaket günlerinin yakasına iliştirilmiş bir umut nidası.
O medeti duyanlara, cevap verenlere, “geliyoruz, buradayız” diyenlere;
Depremin ilk gününden bu yana bütün gücüyle felaketzedelere koşarak gidenlere;
Artçılardan, yıkıntılardan, ölümden korkmadan üzerine yürüyenlere;
Gücü yetmeyip, imkân bulamayıp deprem sahasına gidemeyip bulunduğu yerden ihtiyacı olanı ihtiyacıyla, derdi olanı dermanıyla buluşturanlara;
Arayanlara aradığını bulduranlara, kederlileri mutluluğa kavuşturanlara;
Kırık kanatları iyileştirmeye çalışanlara;
Yetim başı okşayanlara;
Buzu ısıtanlara, kursakları doyuranlara;
Sevdiklerini yitirenleri teskin edenlere;
Acısı dinmeyenler için gözyaşı ile dua edenlere;
Elini göstermeden duvar, baca, kiriş, çatı olanlara;
Teselli için gülümseyenlere;
Acıyı sessiz sedasız paylaşanlara;
Bir olmayı bilenlere;
Bir arada olabilenlere;
İyi ve faydalı olanı, kötü ve yararsızdan ayırabilenlere;
Kötülük aşılayanlara aldanmayıp aldığı yükü şerefle taşıyabilenlere;
Hiçbir çıkar gütmeden güç sarf edenlere;
Ayrışmaya direnenlere;
Yaratılanı Yaradan için sevip öyle hizmet edenlere;
Küçük büyük demeden yardıma niyetlenenlere, niyetini icra edenlere;
Fitneye, fesada sebep olmaktan kaçınarak itinayla kelam edenlere;
Üzmektense üzülürüm diyenlere;
Devamı: https://www.yenisoz.com.tr/yazarlar/minnet-borcumuz-var-9110/

























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.