Benzer isimli bilginler olarak, isimler çok karıştırılmasa da, Hamdi isminden hareketle benzerlik kurduğumuz, aynı zaman dilimlerinde yaşamış, aralarında mektuplaşmalar olmuş, hoca talebe ilişkisi yaşamış, hem doğum hem de vefat tarihleri arasında 9 yıl bulunan ve her ikisi de Antalya ilimizden olan iki büyük âlimin isimlerine yer vereceğiz. Muhammed Hamdi isminin başında Antalya’nın ilçesine nisbetle Elmalılı kullanılsa da soyadında babasının memleketi Burdur’un Gölhisar ilçesine bağlı Yazır köyünün adı kullanılmıştır. Mamafih Elmalılı, hocasının ismi de Hamdi olduğundan hocası Büyük Hamdi, kendisi Küçük Hamdi olarak anılmıştır. Ahmed Hamdi’ye gelince, önceleri isminin başında Antalya’nın ilçesi Akseki’ye nisbetle Aksekili diye anılmış daha sonraları ise soyadı olarak kayda geçmiş ve Ahmed Hamdi Akseki şeklini almıştır. Her ikisinin hayatı ve eserlerine geçmeden önce hoca talebe ilişkisini ortaya koyan Muhammed Hamdi’nin Ahmed Hamdi’ye yazdığı mektuba yer vererek başlamak istiyoruz. Elmalılı’nın Aksekili’ye yazdığı mektup şöyledir:
“Ey azizliği seven ve sevdiğine küsen fâzılım,
15 Muharrem 1359 ve 24 Şubat 1940 tarihli mektubunu aldım. Özlemiştim. Dikkatle okudum. Cerihadar (yaralı) gönlüme bir teselli ararken baktım yine vur abalıya demişsin. Anlaşıldı ki “darabe Zeydün Amren” (Arapça’da sıkça kullanılan bir örnektir. Zeyd, Amr’a vurdu, demektir.) bahsinden kurtuluş yok. Yine kaşları çatmış, azizlikle sitemler yapmışsın. İdmanlı bir sporcu gibi yumruğu sıkmış, ihtiyar hocanı dürtüştüre dürtüştüre okşamışsın. Hem vurmuş hem de hüngür hüngür ağlamışsın. Ben bunu bahçede erik dalına konup da “Üsküdar’a gidelim” diye nevha (öten) eden kumrunun kükremesine benzettim. Hoşuma gitti.
Devamı:https://www.insaniyet.net/antalyali-iki-bilge-elmalili-muhammed-hamdi-ve-aksekili-ahmet-hamdi/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.