• İstanbul 15 °C
  • Ankara 10 °C
  • İzmir 15 °C
  • Konya 11 °C
  • Sakarya 12 °C
  • Şanlıurfa 19 °C
  • Trabzon 17 °C
  • Gaziantep 12 °C
  • Bolu 9 °C
  • Bursa 14 °C

Mustafa Kutlu'dan: Ah bu gönül şarkıları

Mustafa Kutlu'dan: Ah bu gönül şarkıları
Safiye Ayla'nın bestesi imiş: "Ah bu gönül şarkıları." Aynı dönemde yapılan pek çok bestede aynı ruhu buluruz. Bu nedir? Elbette ki sözleri (güfteyi) kastetmiyorum. Güftenin de önem taşıdığı parçalar vardır.

 

Mevlâ görelim neyler

Neylerse güzel eyler

 

Diyor ya. İşte bu güzellik tüm kainata yayılmıştır. Güzelin ne olduğuna ve estetiğe geçmeden yolumuza devam edelim. Bu güzelliğin temelinde bir "ritim" var ve o bir âhenk uyandırıyor. Seste, renkte, biçimde, harekette hatta duygu ve düşüncede hep vardır. Zerre'den kürre'ye kadar sonsuzluğa uzanan, insan idrakinin kavrayamayacağı ama kalbi açık olanın mutlaka duyacağı bir âhenk ki en çok insana bahşedilmiştir.

İnsana düşen şeksiz-şüphesiz-isteksiz-iradesiz-akılsız-fikirsiz bu âhenge iştirak etmektir. Kul olmak budur. Bu âhengin sırrı ile dereler çağlar, çiçekler açar, bulutlar uçar, kuşlar öter, mevsimler değişir, çocuklar doğar, iki gönül birbirine akar, aşk doğar. Aşkın ateşi ile şair şiirine, ressam resmine, bestekâr bestesine başlar. Hakk'ın güzel kıldığı âleme bir güzellik katmak için. Şuna emin olunuz.

Kalbe düşen bu güçlü sırda (Hikmet) ızdırap, hasret, dua, vuslat, aciz, teslimiyet; insana verilen her şey vardır. Ve insan bunu terennüm eder.

Ve böylece var olur.

Var ettiği eser esasen ona değil bu sırra aittir. O bir aracıdır. Tıpkı Cenab-ı Hakk'ın iradesinin vücut bulması için kendisine tevdi edilen emanete göre hareket etmesi; kendi isteğini Allah'ın emrine vermesidir. Cüz'i irade budur. Yok hükmündedir. Ama vardır. Sûfiler bu sebeple "hiç" lafzını çok kullanır.

İfadeden aciz kaldığım ama ifade etmekten beri duramadığım bahsi burada kapatalım. "Sevdiğimi demez isem / sevmek derdi beni boğar" hükmünce davrandım. Cenab-ı Hakk'a sığınıyorum. Okurlardan af diliyorum.

Sadede gelince şunu diyebiliriz:

Safiye Ayla'nın bestesinden başlayarak ondan bir öncekiler ve ondan bir sonrakiler (Msl: Çok sevdiğim Şükrü Tunar) bestelerinde hep bir "teselli" aramışlardır. Bu ruh bir yeraltı ırmağı gibi Orhan Gencebay'a kadar ulaşmıştır.

"Teselli" çünkü Yahya Kemal'de öyle diyordu. "Mağlupken ordu, yaslı dururken bütün vatan". Ne yapabilirdik. Bir teselli arayabilirdik. Çünkü ülke yanmış-yıkılmış; evlatlar yetim kalmıştı. Her gecenin bir sabahı vardır. kif çıktı ve şöyle haykırdı:

"Ulusun korkma nasıl böyle bir imanı boğar".

Evet boğamadılar ve biz küllerimizden doğduk. Çünkü "Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklâl" idi.

Lakin mağlubiyet, yıkım, göç, ölüm, yokluk, zulüm çok uzun sürmüştü. Biz Rumeli'den, Kafkaslar'dan, Orta Doğu'dan çekilirken çok şehit verdik, çok kan kaybettik.

Kaybettiklerimizin yasını tutamadan İstiklal Harbi'ni başlattık. Muzaffer olduk ama yorulduk.

İşte bu besteler bu acıların, bu yoksulluğun, bu yetimliğin, bu yorgunluğun ardından aranılan "teselli" yi dile geitiriyor.

Zamanın ruhu öyle diyor.

Ve o dönemi bihakkın idrak ederek acısını gönülde duyanlar harika besteler yaptı. Alçak sesle söylenen, bir şefkat arayışında olan, bir kanat altına sığınmak isteyen, bir göğse yaslanarak ağlayan besteler. Sanıyorum esasen 1950'ye kadar devam etti bu. Bazı kendini bilmez adamlar bu bestelerin hep ızdırap, hep acı dolu olmasını hazmedemeyerek onları millet hafızasından silmek istiyor. Bilmiyorlar ki bu besteler; "Gidelim Göksu'ya bir âlem-i âb eyleyelim" gibi Nedim döneminin ruhundan ödünç alınmış şeyler değildir. Yahya Kemal'in dudaklarından dökülmüş olsa bile değildir. Onlar kırık kalplerin, çöllerde kalan sevgililerin, bir daha dönülemeyecek vatan topraklarının hatırasından damlayan acılardan oluşmuştur. Ve ne gariptir ki bunu belli etmemeye çalışır. Çünkü yeni bir devir açılmış, yeni şarkılar çıkmıştır.

Ama biz anlıyoruz. Safiye Ayla "Ah bu gönül şarkıları"nı o buğulu sesi ile her söylediğinde bu sebeple gözlerimiz nemleniyor.

25.04.2012 Yeni Şafak
Bu haber toplam 684 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim