• İstanbul 16 °C
  • Ankara 6 °C
  • İzmir 14 °C
  • Konya 7 °C
  • Sakarya 12 °C
  • Şanlıurfa 17 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 14 °C
  • Bolu 7 °C
  • Bursa 12 °C

Mustafa Kutlu'dan: Sakin kent

Mustafa Kutlu'dan: Sakin kent
Erzincan tarihi boyunca 10-12 büyük deprem görmüş. Sürekli yıkılıp yeniden yapılmış. Bu kadar yıkıma uğrayan kenti niçin terk etmemişler? Çünkü çok verimli bir ovası var.

Yukarıda sıfırdan inşa edilen "Yeni Şehir" kağıt üzerinde ızgara planlı olarak vücut buldu. Deprem riski sebebi ile öncelikle tek katlı prefabrik ama gayet sağlam ve kullanışlı binalar yapıldı. Türkiye'de hiçbir şehirde bulunmayan bir yerleşim var orada. Bütün sokaklar, caddeler birbirini doksan derece kesiyor ve düzgünlüğünü kaybetmiyor.

Konutlar tek katlı ve bahçe içinde. Bu bahçeler dört yüz, altı yüz metrekarelik. Fevkalade verimli olan toprağa vişneyi-kirazı bu yıl dikin; gelecek yıl meyvesini yersiniz. Tabiattan kopmayan Erzincan halkı bahçelerini şenlendirmiş, ağaç-çiçek-havuz ile harika dinlenme mekanları kurmuştur. Bir tepeden baktığınızda şehir yeşillikler içinde gömülmüş gibi görülür.

Resmi binalar dahil eskiden çok katlı ve iri yapı yok gibiydi. Şimdilerde ana caddeler üzerinde, çarşılarda dört-beş katlı binalar bulunuyor. Yine de bunların varlığı bu küçük şehrin âsude havasını bozmuyor.

Dünya'da modern kentlerin kalabalığı, hava kirliliği, trafiği, gürültüsü, karmaşası, yüksek binaları ile insanı boğduğu, yok saydığı, ezdiği bir gerçek. Hemen herkes bu kaostan kaçmak istiyor ama iş sebebi ile dayanıyor bu işkenceye.

İlim adamları, tıp çevreleri, psikologlar giderek hızlanan hayatın insanı bitirdiğini tespit etti. İnsanlar artık yemeklerini bile ayakta atıştırarak yiyor. Buna reaksiyon olarak İtalya'da bir "Yavaş Yemek" hareketi oluştu.

Bunun ardından hızdan arınmış, gürültüden ve karmaşadan uzak kentlere bir eğilim belirdi. Cittaslow (Yavaş Kent) kavramı ortaya çıktı. Zaten ilim çevreleri de insanoğlunu uyarıyor, ona sürekli "Yavaşla" diyor.

Uluslararası bir hüviyet kazanan hareket organize oldu ve "Yavaş Kent"ler şöhret kazandı. Ben "Sakin Kent" ismini daha munis buluyorum. Bu kentlerin tamamı sanayiden uzak; yerel renklere, yerel tatlara, kültüre, spora odaklanmıştır.

Türkiye'de de Seferihisar (İzmir), Gökçeada (Çanakkale), Akyaka (Muğla), Yenipazar (Aydın) ve Taraklı (Sakarya), yavaş kent üyeliği almıştır. Ardından müracaat eden üç belde daha var. Yalvaç (Isparta), Vize (Kırklareli) ve Perşembe (Ordu).

Ben vaktiyle bu konuda bir yazı yazarak Erzincan il idaresi, iş çevreleri ve Belediye'nin bu yolda adım atmasını dilemiştim. Eğer Erzincan "Sakin Kent" seçilirse hem Türkiye'de, hem Uluslararası camiada adını duyuracak; bu yoldan hem turizm, hem yerel değerlerin pazarlanması ile bambaşka bir hüviyet kazanacaktır.

17 Aralık'ta İzmir-Yaşar Üniversitesi'nde toplanan sekiz kentin belediye başkanları ile ilim adamları "Sakin Kent"in ülkemizdeki geleceğini tartıştılar. Keşke Erzincan'dan bir temsilci de misafir olarak bu toplantıya katılsaydı.

Erzincan mevcut yapısı ve potansiyeli ile bir "Sanayi Kenti" olmaya, ve kendini mahvetmeye heveslenmesin. Tam tersine elinde Türkiye'de eşi bulunmayan bir "sakinlik" hazinesi var.

Peki bu sakinlik para eder mi, şehri doyurur mu?

Elbette. Öncelikle "Sakin Yemek" çeşitlerinin üretimi, lokantaların dizaynı, hizmet kalitesinin yükseltilmesi ile tüm Türkiye'den seçilen kalite yemekler Erzincan mutfağı ile birleştirilerek bir "Yemek cenneti" inşa edilmeli.

Mevcut olan veya olmayan el sanatları, dokuma, bakır ve turiste hitap edecek her tür mal için atölye tezgah girişimleri yapılmalı. Bunlardan "marka" çıkarılmalı.

Mesire yerleri elden geçmeli. Şehir içinde ve dışında "Butik Oteller" yapılmalı. Dağcılık, balıkçılık, rafting, yürüyüş, jeotermal turizm geliştirilmeli. Kongre merkezleri kurulmalı. Üniversite bu işe kafa yormalı.

Türkiye'de "Sakin Şehir" adayı olarak en güçlü kent Erzincan'dır. Bu şansını kullanmalı. Üzümü, kirazı, elması, folkloru, mutfağı, manzarası, havası, suyu (Kurutelek suyu ne oldu acaba?) Maden suyu (Bögert) alt yapı için kâfi değil mi? Sadece peynir üzerine yatırım yapılabilir. (Bakınız kuzu eti 50 liraya çıktı. Ülke ihtiyacı küçük baş hayvan altmış milyon; mevcut olan yirmi milyon. Bu alana yatırım yapılmaz mı?) Kırk çeşit peynir üretilebilir. (Ne yazık ki şimdilerde mevcut tulum peyniri de bozuldu). "Mado" kolayına marka olmadı. Adam kalite için kendi keçi sürüsünü besliyor. Ama şimdi dünyaya ihracat yapıyor. Erzincan niçin "organik tarımı" denemiyor. Otomobil yerine bisikletler dolaşmalı caddelerde. Sokaklar çiçek kokmalı.

04.01.2012 Yeni Şafak

Bu haber toplam 588 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim