Buti halkın nazarında şanlı bir alimken Suriye devrimiyle birlikte menfur bir suret kazanmıştır. Irak’lı sosyologlardan Ali Verdi’nin tarihçelerini yazdığı gibi Buti zamanla saltanat vaizlerinden birisi haline gelmiştir. Hatta maalesef ilmini düzenin hizmetine adamış ve bu haliyle çağın saltanat vaizlerinin en önde gelen isimlerinin arasına katılmıştır. Cevdet Said ekolünden olmasına ve eylemsizliğe ve şiddet aleyhtarlığına inanmasına rağmen Halis Çelebi’nin yazılarında en fazla temas ettiği menfi isimlerden birisi Muhammed Said Ramazan el Buti olmuştur. Buti’yi Rasputin’e benzetmiştir. Saltanat vaizinden öte aile vaizi haline gelmiştir. Buti’yi bu acı akıbete sürükleyen husus aile ile yakın ilişkiler içine girmesidir. BBC’den Suriye uzmanı Jim Muir, Suriye’de ekranlarda Esat’tan sonra en fazla görünen çehrenin Buti olduğunu ifade etmektedir (His face would have been more familiar to Syrian TV viewers than any other except President Bashar al-Assad’s, as he appeared on the national channel for many hours every week with his sermon and his own religious programme.). Bunun sağlıklı bir izahı olabilir mi? Zaten rejimin resmi kanalları her cuma Buti’nin hutbelerine yer vermekte ve yayınlamakta idi. Son cumaya kadar rejimin sözel avukatlığını yapmıştır. Bu maalesef şüpheye mahal bırakmayacak bir biçimde Buti’nin ulamayı rusumdan veya saltanat alimlerinden olduğunu gösteriyor. Buti’nin yaptığı eski ifadesiyle mücahare yani olumsuzlukları aleni işlemek kabilindendi.
yazının devamı için:http://www.habervaktim.com/yazar/58336/butinin-aci-sonu.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.