Mısır'da firavun gitti ama çevresi ve düzeni direniyor. Bunların en son kümelendikleri yer yüksek yargı. Ordunun üst yapısı değiştirildi ve diğer alanlarda kısmen de olsa düzen ve düzelme sağlandı. Bununla birlikte yüksek yargı, şişman kediler yani işadamlarıyla birlikte ve Mursi'nin siyasi rakipleriyle (Hamdin Sabahi, Amr Musa, Baradey) yeni düzenin oluşmasına imkân tanımak istemiyor. Ortak bir koalisyonla Mursi'yi silkelemek istiyorlar. Firavun gitti ama sistemi ve çevresi ayakta ve direniyor. Böyle olmasına rağmen devrimi ve eski düzene karşı kararlarını konsolide etmek isteyen Muhammed Mursi, eski sistemin yandaşları tarafından 'firavun' yakıştırmasına muhatap oldu.
Firavunun çevresi ve haşiyesi olduğu gibi aynı zamanda bunların bir de muhkem gelenekleri ve yönetim anlayışları vardır. Kur'an buna 'ke de'bi al-i firavun' diye işaret eder. Firavunun çevresinin yerleşik kuralları ve adetleri vardır. Peki! Bu yerleşik kurallar nedir? Bu gerçeği anlatan en veciz ifadelerden birisi Ankara eski valilerinden Nevzat Tandoğan'ın tutuklanan bazı solcu gençlere, "Bırakın bu saçma işleri. Türkiye'ye komünizm gelecekse ve getirilecekse onu da biz getiririz" demesidir. Yani 'ne iş olursa, ne ideoloji olursa onu biz yaparız' demeleridir. Ve kendilerini kâinatın merkezine koymalarıdır. Firavun Allah'ı kâinatın merkezinden indirerek kendisini yerine geçirmek istemiştir.
Firavuniyet sistemi bencillik ve zorbalık üzerine kuruludur. Şimdi firavunun al-i veya yakın çevresi Muhammed Mursi'ye aynen Nevzat Tandoğan'ın dediğini diyorlar. Lübnan'da yayınlanan Sefir gazetesinde yazan El Fadl Şalak* aynen Tandoğan'ın mantığıyla Mursi'ye seslenmekte ve "Şeriat sizin tekel ve inhisarınızda mı ve şeriatı sadece siz mi biliyorsunuz? Neden tek başınıza sadece siz onunla ilgili olduğunuzu düşünüyorsunuz? Şeriata niye vasi kesiliyorsunuz? İslam'ı en iyi siz anladığınızı nereden biliyorsunuz?" şeklinde bir sürü saçmalıklar sıralamaktadır. Lakin şu soruya cevap vermiyor: İslam hukuku konusunda bu kadar hassas iseler neden bu zamana kadar tatbiki hiç akıllarının köşesinden geçmedi? Dini İstibdada Karşı Üçüncü Devrim başlıklı yazısında bu mantık üzerine örülü fikirlerini sayıp döküyor. Elbette dini istibdat da bir vakıadır. Lakin günümüzde dini istibdat yapılanmış durumda değildir. Aksine Adonis ve benzerlerinde olduğu gibi modernizm veya laiklik adına istibdat çeşitleri kemikleşmiştir. İstibdadın çeşitleri boldur. İlmi istibdat, kamuoyu istibdadı, siyasi istibdat, modernist istibdat, laik istibdat, dini istibdat bunlar arasındadır. Lakin diğer istibdat çeşitlerini sökerken neden henüz teşekkül etmemiş veya en azından teşekkül devresinde olan dini istibdattan bahsediliyor? Şu an dini istibdat varsa bu örgütlü değil, ferdidir. Lakin modernist istibdat ve diğer çeşitleri örgütlü ve yerleşiktir. Ve boğucudur. Mursi istibdat inşa etmiyor belki al-i firavunun istibdadıyla yüzleşiyor.
01.12.2012 Milli Gazete






























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.