¥
Bununla birlikte tarikatlar, zamanın cüruflarıyla nasıl ki mükedder olmuşsa, saflığını yitirmişse kollar ve tekkeler de aşamalı bozulmadan nasibini almıştır. Biz bu bozulmayı tasavvuf üzerinden anlatıyorsak da Selefilik de öyledir. Fas selefilerinden Allal Fasi, bazı Selefi akımların ve yapıların zamanla liberalliğe kaydığını ifade etmiştir. Günümüzde de Selefilik, kendi içinde ifrat ve tefrit akım ve damarları oluşturuyor. Tarikatlar da öyledir. Bundan dolayı Nasreddin Elbani’nin talebelerinden Ali Halebi’nin temsil ettiği İlmi Selefilik akımına kimileri siyasi Mürciilik adını koymakta yahut böyle damgalamakta ve yaftalamaktadır. Nakşibendiliğin orta Asya’da ve Hindistan’da yaptığı hizmetleri Şazeliye tarikatı Fas ve Kuzey Afrika’da icra etmiştir. Zaman zaman bidatlara bulaşsa da Şazeliye tarikatı Nakşibendilik gibi büyük ölçüde müteşerri çizgide kalmıştır. Lakin zamanla, zamanın değişim eli ona da değmiş ve asli mecrasına uzak düşmüştür. Darkaviye ve Harrakiye, Şazeliye tarikatının müteakip kollarıdır. 13’nücü hicri yüzyılda hem Şazeliye tarikatını ihya hem de bölgede tecdit görevini ifa etmişlerdir.
¥
Değişim aşamalı olduğundan dolayı bir kolun veya tekkenin müntesipleri isme ve kışra takılı kaldıklarından ve hüsnü zan beslemelerinden dolayı süreçteki bozulmayı fark edemiyorlar. Veya bunu gündeme getirmeye cesaret edemiyorlar ve sonuçta kitlesel bir dönüşüm ve kayma yaşanıyor ve bu suretle dibe vuruluyor. Nehrin kenarındaki insanın baka baka nehri hareketsiz sanması gibi. İbni Acibe, Darkaviye’nin mücedditleri arasındadır. Onu Muhammed Harrak izlemiştir. Muhammed Harrak’ın vefatıyla birlikte Harrakiye tarikatı veya kolu tedrici olarak (kademe kademe) bozulmuştur. Zira Muhammed Harrak seviyesinde bir takipçi ve mürebbi yetiştirilememiştir. Tekkenin şeyhleri ve mürebbileri seleflerinin seviyesinin altında kaldığı gibi siyasi konjonktür de bozulmuş ve Fas Fransız ve İspanyol işgalleriyle yüzleşmiştir. Tekkenin muakkipleri bir ücret olan zevk veya manevi lezzet boyutunu esas almışlar ve merkeze taşımışlar ve ameli ve sülükü kenara bırakmışlardır. Böylece manevi lezzet veya iman ve amelin lezzeti maddi zevke bürünmüş, tahvil edilmiş ve dönüştürülmüştür. Manevi zevk(tinsel), bedensel zevke dönüştürülmüş olur. Muhammed Harrak’tan sonra Darkaviye veya Harrakiye eksen kaymasına maruz kalmıştır. İbni Acibe ve Muhammed Harrak ile tasavvufi anlayış zirve noktasına ulaşmış iken ardılları üzerinden dibe vurmuştur. Kurucu atalar elleri zulme ve harama bulaştığından dolayı paşaların davetlerini ve ziyafetlerini boykot ederken halefleri Fransız veya İspanyol işgaline karşı doğrudan bir tavır alamamıştır. Elbette istisnaları var. Tekke verasetle tedvir edilmeye başlanmıştır. Hüseyin, Ahmet ve İdris Harrak’larla birlikte tekke, zevk tekkesi haline gelmiştir. Amelden ziyade musiki icra etmiştir. Dünyadan ve siyasetten tamamen kopmuştur. Zevkin dışındaki öteki boyutlarını kaybetmiş ve dolayısıyla dengesini ve eksenini yitirmiştir. Güçlü temsilcileri olmadığından seleflerin veya kurucu ataların sistemi muhafaza edilememiştir. Ebu’l Hasan en Nedevi eğitimi bir elbiseye benzetir. Elbise kullanıldıkça eskir. Ya daima yama yapmak veya elbiseyi bir biçimde yenilemek gerekir. Kullanılan şey eskir ve bozulur. Gayret ve ilkelere bağlılık ise mesleği yeniler. Bu açıdan sadece eğitim değil aynı zamanda tasavvuf da tecdide muhtaçtır. Bu tecdit suretiyle birlikte eskiyen elbiseler ya tamir edilir ya da tümden yenilenir. Bunu yapamayanlar zamanın tasfiyesine uğrarlar.
13.02.2013 Yeni Akit































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.