20’inci yüzyılın efsane filmlerinden ve zamanın eleği üzerinde kalanlarından birisi Kazablanka filmidir. Kazablanka’yı Kazablanka yapan hususlardan birisi Kazablanka filmidir. Esasında Kazablanka beyaz kasaba veya beyaz şehir demektir. Belgrad da aynı anlama gelmektedir. Bugün casusluk âleminde yaşadığımız skandalların ipucu bu filmde yatmaktadır. Filmle konunun münasebetine gelmeden evvel biraz konu etrafında dolaşalım. Esasında, Edward Snowden NSA (Ulusal Güvenlik Ajansı)’nın marifetleriyle ilgili yeni sızdırmasıyla birlikte bir kez daha malum ilam edilmiş oldu. Bilinen bir kez daha deşifre edilmiş oldu. İlam edilen malum bilhassa büyüklerin veya siyasi ağabeyin (bigbrother) küçükler aleyhinde casusluk faaliyetleridir. Bundan dolayı sorumlular derhal pişkinlik moduna geçtiler. Havasına girdiler. ABD’nin casusluk şehvetiyle dünyanın her yönünden ve yöresinden milyonlarca insanı dinlediği ortaya çıktı. Bu da yetmedi, 35 yabancı ülke liderini de dinlemeye almış. Bununla birlikte, pişkinlikte sınır tanımıyor. Sözgelimi, dinlemelerin dinlenenlerin yararına ve iyiliğine olduğunu ve onların güvenlikleri için bunun yapıldığını ileri sürüyor. Amerikan baş casusu James Clapper bunda yadırganacak bir şeyin olmadığını zira yabancı liderlere yönelik tecessüs ve dinleme hareket ve faaliyetlerinin casusluk mesleğinin en temel kurallarından birisi olduğunu ifade etmektedir! Öyleyse niye utansınlar! Böylece zırvayı tevil etmiş oldu. Lisan-ı hal ve kal ile ‘işte biz de bunu yapıyoruz’ demek istiyor. Doğru da casusluk yapılan ülke liderlerin tamamına yakını dost ülkeler ve devlet başkanları! İşin garip yanı da bu.
*
Meselenin bu yönü istihza ve alay konusu olmaktadır. Sözgelimi eş Şarku’l Avsat gazetesinden Hüda Hüseyni ‘ABD dostlarına ne zamana kadar düşmanca davranacak?’ yollu bir makale yazmıştır. The Washington Post gazetesinden Harold Mayerson Milli Güvenlik Ajansı (NSA)’nın adını ‘Karıştırıcı, Baş Ağrısı Casusluk Ajansı (A turbulentspyagency) olarak değiştirdi. Haksız da sayılmaz. Özrü kabahatinden büyük bir biçimde Clapper, Kazablanka filmine gönderme yaptı ve burada bu casusluğun devletler oyununun bir parçası olarak tasvir edildiğini hatırlattı. Filme göre herkes herkesi dinliyor.
Ülkeler başka ülkelerin liderlerini dinliyorlar! Kazablanka filmi 1942 yılında gösterime giriyor. İkinci Dünya Savaşı’nın çalkantılı ve casusluk öyküleriyle dolu günlerini Kazablanka üzerinden anlatıyor. Filmde milletlerin birbirleri üzerine casusluk faaliyetlerine değiniliyor. Filmin üzerinden çok geçmeden Harry Truman Amerikan başkanı oluyor ve onunla birlikte bu ülkenin emperyalist eğilimleri iyice su yüzene çıkıyor. O günlerde ünlü yazar Ernest Hemingway bunun endişesini taşımakta ve ABD’nin imparatorluk haline geleceğini ve emperyalist dürtüleri olan bir ülke olacağını öngörmektedir. Harry Truman üç lanetlik iş yapmıştır. Bunlardan ilki, tarihte ilk kez tarihin en büyük terörist hareketi olan Japonya’ya karşı nükleer silahlar kullanmasıdır. İkincisi de, İsrail’in hamisi kesilmesidir. İsrail de İkinci Dünya Savaşı sonrasında onunla ABD’nin himayesine girmiştir (protege ). Bir başka faaliyeti ise bugünlerde kokusu ortaya çıkan Ulusal Güvenlik Ajansı’nı (NSA) kurmasıdır. Şimdi bu ajansın Türkiye’de dâhil bütün dünyayı dinlediği ortaya çıkıyor.
*
Casusluk skandalının yansıma ve akislerinden birisi de, Yunanistan’ın şişmanı veya Adnan Keskin’i olan ‘Dangalos’ veznindeki Theodoros Pangalos’un itiraf ve ifşaatlarıdır. Kendi döneminde hem Atine hem de Ankara’da Amerikan elçiliklerini dinlediklerini ve bu dinleme kayıtları arasında en çok kendisini eğlendiren hususun Amerikan elçilerinin kendi aralarında şahsına yönelik küfürleşmeleri olduğunu söylüyor. Elçilerin sataşmaları çok hoşun gitmiş olmalı. Buna mukabil kendisinin de bazı devlet adamları veya elçilerle konuşurken Amerikalılara küfürlerini misliyle iade ettiğini ifade etmektedir. Ben burada ne Yunanistan ne de ABD’nin tarafındayım. Lakin iki taraf da küfürleri birbirine iade etmekte son derece haklıdır. Kem söz sahibine aittir. Pangalos bir defasında Almanların kaslarının geliştiğini ama beyinlerinin aynı kalığını söylemiştir. Laf ebesi ve gaf ebesi bir adamdı. En büyük düşmanı Türkiye idi.
Kazablanka filmi casusların sırlar dünyasına ayna tutuyor. Film deyip de geçmeyin.
01.11.2013 Milli Gazete































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.