Elimde 1955 yılında hazırlanmış Hilafet Meselesi adıyla kara bir propaganda ve karalama kitabı var. Orada gazetelerden bazı alıntılar var. Hakimiyeti Milliye gazetesinden bir başlık şöyledir: “Vahdeddin son melanetini de gösterdi. Hilafet makamından firar ile İngilizlerin kucağına atılmak ihanetini de irtikap etti…” Halife İkinci Abdulmecid Efendi’nin azledilmesini de yine aynı gazeteler şöyle duyuruyorlar: “Hilafetin ilgası, Anadolu’nun sevinci…” Bu sevinci kim görmüş kim hissetmiş? Bu sevince nasıl tanık olmuşlar ve buna nasıl tercüman olmuşlar? Bilmek mümkün değil. Lakin ahali meseleyi sukutla geçiştirdiğinden böyle algılanmış olmalıdır. Adnan Menderes ve arkadaşlarının idamı esnasında olduğu gibi.
¥
Kamran Ardakoç isimli birisinin derlediği Hilafet Meselesi adlı kitapta Sultan İkinci Abdulmecid’in İsviçre’deki konuşmasından veya çağrısından tek bir satır bile yok. Elbette ki sansüre uğramış olmalı.
Hala hilafet konusunda iltibaslar var. Hilafet, yönetimde Hazreti Peygambere vekalet ve istihlaf etmektir. Bu itibarla onun bir vediasıdır. Bundan dolayı kendisinden sonra gelen ve onun siresini yani yolunu takip eden idarecilere halife ünvanı verilir. İnsan bir cins olarak yeryüzünde Allah’ın halifesidir. Hazreti Davud Aleyhisselam doğrudan Allah’ın halifesidir. Belki de Yahudiler bunun için Mesih’i onun soyundan bekler. Sünnete uyan Müslüman yöneticiler de Hazreti Peygamber adına hükmettiklerinden Hazreti Peygamberin halifesidirler. Dolayısıyla hilafet Müslümanlara onun bir emanetidir. Hadisler iki hilafet döneminden bahsederler. Ahmed Bin Hanbel’in Müsnedi (5/341) ve Tirmizi (hadis no: 2225) kaynaklı bir hadis, İslam siyasi tarihini beş devrede değerlendirir. Hazreti peygamberin nübüvvet dönemi (23 yıl), Peygamberlik metodu üzerine hilafet dönemi (30 yıl), ümera dönemi (mülk-ü ad, melik-i adud), cebabire (decacile) dönemi ve yine peygamberlik metodu üzerine hilafet dönemi. Abdulmecid Zindani gibi alimler Arap Baharının yeni hilafet döneminin zeminini ve alt basamağını teşkil ettiğini söylüyorlar. Medine gazetesinde Said Havva’nın tefsiri hakkında yazan bir okur (11 Şaban 1407) şöyle diyor: Seyyid Kutup’un Fizilal el Kur’an tefsiri hicri 14’üncü yüzyılın tefsiridir. Said Hava’nın el Esas fi’t Tefsir adlı kitabı ise 15’inci hicri yüzyılın tefsiridir. Çokları hilafetin bu yüzyılda yeniden ihya olacağını gözlemekte ve ummaktadır. Bu tefsir de hilafet yolundaki kolonlardan birini ve ilk harcı temsil etmektedir…. (Hazihi Tecribeti ve Hazihi Şehadeti, Said Havva, s 157: Daru Ammar, Beyrut) Okurun mektubunu kitabına alan Said Havva okuyucunun bu görüşlerini teyit etmiş oluyor.
04.03.2013 Habervaktim































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.