Siyasi anlamda ise her yerde benzeri baskılar yaşanmıştır. Kemalizm dini hürriyeti ferdi alanla sınırlı tutmuş bazen ve istisnaen sosyal alana da yansıtmıştır. Siyasi alan ise tabu kalmıştır. Böyle olmakla birlikte din hürriyetinin garantörünün Kemalizm olduğu ileri sürülüyor. Kamer Genç Kemalizm inkilaplarını veya özgürlüklerini kadın meselesine getirerek Fatma Şahin’e hitaben şunları söylemiştir: “Acaba Atatürk bu Cumhuriyet’i kurmasaydı o makamda oturacak mıydınız? Otursaydınız da bilmem hangi tarikat mensubunun, kaçıncı hanımı durumuna düşerdiniz!”
¥
Kamer Genç meseleyi farklı bir bağlamda ele alsa bile kadın haklarından tutun da din hürriyetine kadar her şey Kemalizm’e bağlanıyor. Kemalizm olmaması halinde Türklerin hiçbir şeye ulaşamayacakları varsayılıyor. Bu elbette en azından abartılı bir yorumdur. Tam tersi ezanın Türkçeleştirilmesi ve Ayasofya’nın müze haline getirilmesi ve cami ve medreselerin ve tekkelerin kapatılması aynı dönemin ürünüdür. Bunlar göz ardı edilerek bütün faziletler ve kazanımlar bir adama veriliyor.
Bu yaklaşım biçimi totalitarizmin aynasıdır, akisleridir. Totaliter algıların bir tortusudur. Bakiyesi ve kalıntısıdır. Abartının kaynağı da totaliter bir anlayıştır. Bu sadece bize ait bir keyfiyet de değildir. Ekim Devriminin patlak vermesinden sonra Rusya’da yaşayan Müslümanlardan bir kısmı Bolşevik rüzgarına kapılmış ve Lenin ve Stalin’in davulcusu olmuştur. Bunlar da aynen Kemalistler gibi konuşmaktadırlar. Musa Carullah zamanla Bolşeviklere ters dönmüştür ve eski konumu ve menzilesinde kalanlar ise ona ateş püskürmektedir. Musa Carullah bir kitabında şöyle yazacaktır: “Bolşevik askeri hiçbir vakit Türk dostu, İslam dostu, İslam memleketlerinin dostu olamaz.” Bu eski Bolşevik dostlarını pek kızdırır ve onlardan birisi olan Alimcan İbrahimov bunun üzerine ‘Kara mayaklar’ risalesinde şöyle yazacaktır: “Fakat bu utanmaz adam eğer Hindistan’daki bir Müslüman rençberin, tarımcının, Mısır’daki fellahın Sovyet yardımı ile özgürlüğe kavuşan Anadolu köylüsünün şimdiki Sovyetlere nasıl baktığını bilmek isteseydi, şimdiki Rusya’nın onlar için özgürlük direği ve sütunu olarak görüldüğünü anlasaydı, onlar da Bolşevik kelimesinin özgürlük hareketinde yardımcı anlamında kullanıldığını bilseydi böyle fahiş yalanlarla insanların kafasını zehirlemeye çalışarak komik ve acınacak duruma düşmezdi.” Demek ki Alimcan İbrahimov gibi Bolşevikler Anadolu’nun kurtuluşunu Mustafa Kemal’e değil de kendilerine ve Bolşeviklere bağlıyorlar. Şimdi ayıkla pirincin taşını. Bizi Lenin mi kurtardı yoksa Mustafa Kemal mi?
Muhayyel Kameriye tarikatının kurucusu Kamer Genç bu çelişkiden kurtulmak için ‘benim için fark etmez de’ diyebilir! Türkiye ideolojik olarak yüzünü Batı’ya dönmesine ve ona bağlı olarak doğmasına rağmen kurumlarını SSCB’den almış ve devşirmiştir. Rıza Nur’un Moskova ve Leningrad’a giderek Bolşevik liderlerden yardım alması bir yana Leyla Umar gibiler Mustafa Kemal ile Lenin’in dost olduklarını yazmış ve Türkiye’nin tek parti modelini de onlardan devşirdiğini ifade etmiştir. Alimcan İbrahimov’a göre, Kamer Genç’i kurtaran Lenin ve arkadaşlarıdır (Musa Carullah, Ahmet Kanlıdere, Dergah Yayınları, s: 106). Kamer Genç meseleye bir de bu zaviyeden baksın. Ya açılır ya tam saçılır!
30.04.2013 Yeni Akit































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.