Cumhuriyet tarihinde ise Menderes’in kaderi Sultan Abdulaziz ile aynı olmuştur. Önce düşürülmüşler ve ardından da fiziken tasfiye edilmişlerdir. Türkiye gazetesinden Rahim Er Bey’in ifadesiyle 27 Mayıs, sonraki her felaketin başlangıcıdır. Adeta bir milattır. Bu milat 28 Şubat sürecinde de karşımıza çıkmıştır.
¥
27 Mayıs darbesi sırasında göze çarpan isimlerden birisi Teoman Koman’dır. Teoman Koman Türkiye’de suikastlar zincirinin yaşandığı 1993 döneminde de kilit görevlerden birisinde olduğunu biliyoruz. Uğur Mumcu’dan Özal’a kadar birçok kişinin öldürüldüğünü ve özellikle Uğur Mumcu cinayetinin İslami kesimlere atılarak ülkede bir kargaşa ve kutuplaşma zemini kotarılmaya çalışıldığı gözlenmiştir. Devrim çocuklarını yiyerek halkı İslami kesimlere karşı kışkırtmak istemiştir. Daha önceki darbelerle alakalı olarak cezalandırılmayan Teoman Koman geçmişten cesaret alarak bir başka darbe sürecinde; 28 Şubat sürecinde yine karşımıza çıkmıştır. Asker olmasının darbeci suçunu örteceğini zannetmiş ve “Keşke PKK’cı olsaydım” demiş ve bununla yeni bir kışkırtma eylemi gerçekleştirmiştir. Sivil yönetimin PKK’cıları affettiği ama askerleri içeri tıktığı intibaı vermek istemiştir. 1969 yılında darbecilerin üzerine gidilmesini yasaklayan Demirel de 28 Şubat sürecinde Teoman Koman’la birlikte aynı darbeci yapı içinde yer almıştır. Menderes’e reddi mirasta bulunmuştur. Darbelerde sürekli olarak karşımıza çıkan isimlerden birisi de Çevik Bir’dir. Uluslar arası mahfillerin Somali’de kahraman yaptığı ve cilaladığı bu isim 12 Eylül darbesinde Evren’in yaveridir. 12 Eylül’ün darbecisinin başyaveri 28 Şubat sürecinde baş darbeci kesilmiştir.
¥
Meselemiz darbecilere sayıp dökmek değildir. Derdimiz, neden 27 Mayıs darbesi yapıldı ve neden Menderes idam edildi sorusunun cevabını aramak veya bulmaktır. Bu sorunun cevabını yine bazı Yahudi mahfiller vermektedir. Merhum Abdullah Azzam’ın Kayıp Minare adıyla kaleme almış olduğu bir kitap vardır. Türkçeye de çevrilmiştir. Bu kitabında Menderes’in başının azınlıklar tarafından İslam alemiyle yakınlaşma politikası sonucu yendiğini yazmaktadır. El Af’a el Yahudiyye (Yahudi Yılanı) kitabının yazarı Abdullah Tel de bu bilgiyi The Jewish Cnronicle’da yayınlanan Sami Kohen’in haberine dayandırmaktadır. Söz konusu haberde aynen şöyle denilmektedir: Menderes: İslam dünyasına yaklaşıp, İsrail’e sırt çevirdiği için bu kötü akıbete uğramıştır. Yassıada muhakemelerinde Menderes aşk davası gibi davalarla itibarsızlaştırılmaya çalışılmıştır. Ardından da Soner Yalçın gibiler ailesini Dönmeliğe atfederek aynı itibarsızlaştırmayı idamından sonra da sürdürmüşlerdir. Halbuki Menderes ezanı aslına çevirdiği ve benzeri hizmetlerinden dolayı idam edilmiştir. 18 yıllık hasretten sonra Türk halkı ezanın aslına çevrilmesini hüngür hüngür ağlayarak karşılamıştır. Yankısı bütün İslam aleminde duyulmuştur. Talebelik yıllarında İstanbul’da İslam hukuku okuyan Irak Müftüsü Emced Zehavi ders halkası şeklinde öğrenci ve sevenlerine ders vermektedir. Birisi bir rüyasını aktarır ve tabirini ister. Peygamberimiz Anadolu’da görülmektedir. Emced Zehavi tabirini düşünürken birisi koşarak meclise doğru gelmektedir. ‘Müjde müjde’ diye avazı çıktığı kadar bağırmaktadır. Herkes pürdikkat geleni süzmeye başlar. Adam yaklaşırken daha yolda müjde ağzından dökülür. Türkiye’de ezan aslına avdet etmiştir. Bunun üzerine Emced Zehavi ‘rüya, tabiriyle geldi’ demiştir. Menderes’in tamamlayamadığı hizmetlerden birisi tutsak mabet Ayasofya’nın yeniden camiye çevrilmesidir. Akşemseddin, ulema Fatih tarafından İstanbul’un fethine ‘fetih Mehdi’ye nasip olacak’ diye karşı çıktıklarında şöyle demiştir: “Mehdi’nin fethi sonra ikinci kez olsa gerektir. Fatih’in fethi Mehdi’nin fethine engel değildir.” Aksi takdirde, önceki fetih teşebbüsleri zaten olmazdı. İnşallah ikinci fetih de Harekat Ordusu çığırının sonuçlarını bertaraf ederek ezandan sonra Ayasofya’yı da özgürlüğüne kavuşturur.
29.05.2013 Yeni Akit































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.